Aqua Dolphin…
İzmir Balçova’da Aqua Su Parkı’na gitmiştik yazmıştım geçenlerde.Tadı damağımızda mı kaldı nedir? Hadi birde İstanbul’dakine gidelim diye geçen Pazar günü için plan yaptık.Ben gidiş için internetten kroki bile print ettim.Ne kadar hazırlıklı ve planlı hareket etme manyaaa olduğumu anlamışsınızdır artık :D
Neyse efendim, kardeşimi aradım, oda bizimle gelecek. Güzel bir Pazar kahvaltısı ettik erkenden.Tam teçhizat çantalarımızı alıp arabamıza bindik.Bahçeşehir yollarına koyulduk.E-6’dan sabahın erken saatlerinde 20 dakikada varılıyor.Ulaşım problemi hiç yok.Ama gel gelelim girişine bir geldik. Amanıııınn !!!
Otoparkın dopdolu olduğu yol kenarına park edilen araçlardan anlaşılıyor.Bizde haliyle onların arasına katıldık.Neredeyse bütün İstanbul halkı burada.Giriş kuyruğu sanki emeklilerin maaş kuyruğu. Başı sonu belli değil.Bütün isteğimiz kaçtı o kalabalığı görünce.Kapıdaki görevliyle konuştuk.İçerde kaç kişi var diye? Sabahın saat 10’u ve içerde 5000 kişi varmış.Öğlen gibi kaç kişi olur hayal bile edemedim, etmek istemedim.Etrafıma bakıyorum.İnsanlar mitoz bölünme geçirir gibi çoğalıyorlar. Bir karar vermeliyiz. Girecek miyiz yoksa dönecek miyiz? Kalabalıktan uzaklaşıp kafa kafaya verdik.Birden gözüme üç tane erkek ilişti. Üçüde beyaz uzun kollu gömlek giymiş, kolları sıvamış, kumaş pantolon, kösele ayakkabılar (Polat Alemdar’ın aqua versiyonu) ve ellerinde plastik poşet içerisinde beyaz renk, don mu yoksa mayo mu olduğu belli olmayan giyeceklerini sallaya sallaya girişe doğru yöneldiler. Eveeeeetttt!!!Karar verilmiştir.Dönüyoruz.
İyi ki de dönmüşüz.Çünkü kafadan muhasebesini yaptığımda görülüyorki;
5000 kişiye göre hesaplanırsa (ki bu daha da artmıştır)
Şimdi, 4 adet havuz var.Bu da1250 kişiye 1 havuz düşüyor demek.Yani bu maalesef 1 havuza en az 1250 kişi işeyecek anlamına geliyor.Çünkü bu kadar kalabalığın tuvaletlerde sıra bekleyeceğini sanmıyorum.O yüzden koyver gitsin diyecekler.
Balçova’daki yüzme havuzuna bonesiz girilemiyordu.Burada oda yok.
Yani o havuza girip hastalık kapmama olasılığın çok az bir yüzde. Ama illa ben mantarı, kolerayı çok severim diyorsan girebilirsin :P
Aynı şekilde yemek yemek istesen orada kuyruk, kaydırağa çıksan orada kuyruk.
Kısaca tam bir eziyet yaşayacaktık.
İyisi mi oraya gitmek istiyorsan hafta içi bir gününü ayarlayıp gideceksin ve gönlünce eğleneceksin.
Bizde Pazar sabahı Bahçeşehir havası alıp geri döndük.Oradaki villalar ne güzel ya.Bahçeli falan.Tam bana göre. Süper loto devretmiş, hemen oynayayım bari belki çıkar :p:p
İzmir Balçova’da Aqua Su Parkı’na gitmiştik yazmıştım geçenlerde.Tadı damağımızda mı kaldı nedir? Hadi birde İstanbul’dakine gidelim diye geçen Pazar günü için plan yaptık.Ben gidiş için internetten kroki bile print ettim.Ne kadar hazırlıklı ve planlı hareket etme manyaaa olduğumu anlamışsınızdır artık :D
Neyse efendim, kardeşimi aradım, oda bizimle gelecek. Güzel bir Pazar kahvaltısı ettik erkenden.Tam teçhizat çantalarımızı alıp arabamıza bindik.Bahçeşehir yollarına koyulduk.E-6’dan sabahın erken saatlerinde 20 dakikada varılıyor.Ulaşım problemi hiç yok.Ama gel gelelim girişine bir geldik. Amanıııınn !!!
Otoparkın dopdolu olduğu yol kenarına park edilen araçlardan anlaşılıyor.Bizde haliyle onların arasına katıldık.Neredeyse bütün İstanbul halkı burada.Giriş kuyruğu sanki emeklilerin maaş kuyruğu. Başı sonu belli değil.Bütün isteğimiz kaçtı o kalabalığı görünce.Kapıdaki görevliyle konuştuk.İçerde kaç kişi var diye? Sabahın saat 10’u ve içerde 5000 kişi varmış.Öğlen gibi kaç kişi olur hayal bile edemedim, etmek istemedim.Etrafıma bakıyorum.İnsanlar mitoz bölünme geçirir gibi çoğalıyorlar. Bir karar vermeliyiz. Girecek miyiz yoksa dönecek miyiz? Kalabalıktan uzaklaşıp kafa kafaya verdik.Birden gözüme üç tane erkek ilişti. Üçüde beyaz uzun kollu gömlek giymiş, kolları sıvamış, kumaş pantolon, kösele ayakkabılar (Polat Alemdar’ın aqua versiyonu) ve ellerinde plastik poşet içerisinde beyaz renk, don mu yoksa mayo mu olduğu belli olmayan giyeceklerini sallaya sallaya girişe doğru yöneldiler. Eveeeeetttt!!!Karar verilmiştir.Dönüyoruz.
İyi ki de dönmüşüz.Çünkü kafadan muhasebesini yaptığımda görülüyorki;
5000 kişiye göre hesaplanırsa (ki bu daha da artmıştır)
Şimdi, 4 adet havuz var.Bu da1250 kişiye 1 havuz düşüyor demek.Yani bu maalesef 1 havuza en az 1250 kişi işeyecek anlamına geliyor.Çünkü bu kadar kalabalığın tuvaletlerde sıra bekleyeceğini sanmıyorum.O yüzden koyver gitsin diyecekler.
Balçova’daki yüzme havuzuna bonesiz girilemiyordu.Burada oda yok.
Yani o havuza girip hastalık kapmama olasılığın çok az bir yüzde. Ama illa ben mantarı, kolerayı çok severim diyorsan girebilirsin :P
Aynı şekilde yemek yemek istesen orada kuyruk, kaydırağa çıksan orada kuyruk.
Kısaca tam bir eziyet yaşayacaktık.
İyisi mi oraya gitmek istiyorsan hafta içi bir gününü ayarlayıp gideceksin ve gönlünce eğleneceksin.
Bizde Pazar sabahı Bahçeşehir havası alıp geri döndük.Oradaki villalar ne güzel ya.Bahçeli falan.Tam bana göre. Süper loto devretmiş, hemen oynayayım bari belki çıkar :p:p
Minik minik biber dolmaları buldum Carrefour'da.Onlardan dolma yaptım.Minik olanların kalın kabuğu olmuyor.Yoğurtla çok lezzetli oluyor.
İşte tarifi;
Malzemeler:
- 12 adet dolmalık biber (minik olanlardan)
- 250 gr. kıyma
- 1 orta boy soğan (küp küp doğranmış)
- Yarım su bardağı pirinç
- 1 yemek kaşığı domates salçası
- 1 tatlı kaşığı biber salçası
- 2 yemek kaşığı sıvıyağ
- tuz
- 2 adet domates (dolmaların ağzını kapatmak için)
Yapılışı:
Dolmaların sap kısımlarını çıkarıp içlerini temizleyin.İçi için kıymayı, soğanı, pirinci, salçaları, sıvıyağı ve tuzu bir kapta karıştırın. Dolmaların içine doldurup domatesle ağızlarını kapatın.Tencereye dizin.Üzerlerine biraz daha sıvıyağ gezdirin.Üstünü geçmeyecek kadar su koyun.Bir tabak kapatıp kısık ateşte 30-40 dakika kadar pişirin.
0 Responses to "Etli Biber Dolması"
Yorum Gönder