Pilim bitmek üzere :(
Enerjimin tükenmesine çok az kaldı.
Benim acilen bir tatile ihtiyacım var.
Yaz aylarına girince bir rehavet mi, yoksa aşırı bir yorgunluk mu çöktü benim üzerime bilemiyorum.
Bir an evvel kendimi serin sulara atma, o iyot kokusunu uzuuunca tatma ihtiyacı başladı bende.Güneş kendini bol bol göstermeye başladığı vakit dört duvar arasında kalmak istemiyorum.Yaz mevsimiyle paralel bir şekilde bedenim ve ruhum sanki bir mıknatıs çekiyormuş gibi şehir hayatından uzaklaşmak istiyor.
Bu mevsimin beni cezbeden çok yönü var. O yüzden en sevdiğim mevsim diyebilirim yaz için. Şöyle parmak arası terliklerimi giyip, tenim hindistan cevizi kokarken salına salına yürümek, sonra havlumun üstüne uzanıp ağız kulak mesafesi sıfır bir şekilde Penguen dergimi okumak istiyorum :p:DDD
Bazen “niye öğretmen olmadım ki ben ?” diye çok hayıflanırım. Öğretmenler yazın ve tatilin tadını uzun süre çıkartabilme şansına sahip oluyorlar çünkü. Biyocum kulakların çınlasın :D
Eğer öğretmen olsaydım, kesinlikle beni iki-iki buçuk aylık o yaz tatillerinde denizin dibinden ayıramazlardı.Deniz aşığıyım çünkü ben.(Tabi deniz anasız ve yosunu az olanına :p) Öyle deniz kenarında saatlerce yatıp bronzlaşma derdinde olan biri değilim kesinlikle. Fakat gelecek planlarım arasında alınıp tepe tepe keyfi sürülecek, denize yakın veya deniz manzaralı mütevazı bir ev yatıyor. Kısmetse o günler çabuk gelsin :D
Yazı, kışı kalmadı artık ama yazın en çok tükettiğim gıda dondurma.Bir çok kişide olduğu gibi. Fındık parçacıklı, çikolata soslu ve kaymaklı şu aralar favorim:pp
Güya diyetteyim ama dondurmaya hayır diyemiyorum.Az da olsa tadımlık yemeden duramıyorum.Roma dondurmacıları (dondurma ilk Roma imparatorluğunda çıkmış ya bizimkilerde hemen şube açıyorlar böyle :D :p) tatil beldelerinde hani dondurmayı külahta top top satarlar.Mutlaka alırız her akşam. Binbir çeşit meyveden dondurma yaparlar.Kavunlusundan tut, kayısılısına kadar.Bayılırım o kuyruğa girip dondurma almaya.Çocuk gibi sevinirim:D
Yaz akşamları bir başka güzel olur. Her zevke ve yaşa göre değişir eğlence anlayışı.
Capcanlı gitar sesleri yayılırken etraftan, aynı zamanda okey taşlarının sesleri ve kahkahalar da az değildir. Herkes tatil moduna girmiştir artık. Stresten uzak bir gevşeme hakimdir havaya. Bana son yıllarda, akşamları eşimle, dostumla şarap içip sohbet etmek daha bir keyif verir oldu. Hoplayıp zıplamayı tercih etmiyorum artık, o enerjiyi bulamıyorum kendimde. Bakış açım ve tatil anlayışım bir parça değişti, daha sakin bir müzik dinleyerek geceyi sonlandırmak daha cazip geliyor.Herhalde büyüdüm ve galiba yaşlanıyorum :(
Tek sevmediğim tarafı bu mevsimin bilumum haşarat ve özellikle sivrisinekleri beraberinde getiriyor olması. Sivrilerin en çok tercih ettikleri kan grubu da A Rh+. Kendimden biliyorum :DD
Bir de bir yaz gecesi uykulu gözlerle ve çıplak ayakla karafatma üstüne basmışlığım vardır.Hiç anlatmayayım, biraz sonra yemek tarifi vereceğim çünkü :s
Neyse arkadaşlar, güneşten mi, denizden mi, kumsaldan mı, yoksa aşkı ve eşimi bu mevsimde bulmamdan mıdır bilmem. Seviyorum ben bu YAZI.
Enerjimin tükenmesine çok az kaldı.
Benim acilen bir tatile ihtiyacım var.
Yaz aylarına girince bir rehavet mi, yoksa aşırı bir yorgunluk mu çöktü benim üzerime bilemiyorum.
Bir an evvel kendimi serin sulara atma, o iyot kokusunu uzuuunca tatma ihtiyacı başladı bende.Güneş kendini bol bol göstermeye başladığı vakit dört duvar arasında kalmak istemiyorum.Yaz mevsimiyle paralel bir şekilde bedenim ve ruhum sanki bir mıknatıs çekiyormuş gibi şehir hayatından uzaklaşmak istiyor.
Bu mevsimin beni cezbeden çok yönü var. O yüzden en sevdiğim mevsim diyebilirim yaz için. Şöyle parmak arası terliklerimi giyip, tenim hindistan cevizi kokarken salına salına yürümek, sonra havlumun üstüne uzanıp ağız kulak mesafesi sıfır bir şekilde Penguen dergimi okumak istiyorum :p:DDD
Bazen “niye öğretmen olmadım ki ben ?” diye çok hayıflanırım. Öğretmenler yazın ve tatilin tadını uzun süre çıkartabilme şansına sahip oluyorlar çünkü. Biyocum kulakların çınlasın :D
Eğer öğretmen olsaydım, kesinlikle beni iki-iki buçuk aylık o yaz tatillerinde denizin dibinden ayıramazlardı.Deniz aşığıyım çünkü ben.(Tabi deniz anasız ve yosunu az olanına :p) Öyle deniz kenarında saatlerce yatıp bronzlaşma derdinde olan biri değilim kesinlikle. Fakat gelecek planlarım arasında alınıp tepe tepe keyfi sürülecek, denize yakın veya deniz manzaralı mütevazı bir ev yatıyor. Kısmetse o günler çabuk gelsin :D
Yazı, kışı kalmadı artık ama yazın en çok tükettiğim gıda dondurma.Bir çok kişide olduğu gibi. Fındık parçacıklı, çikolata soslu ve kaymaklı şu aralar favorim:pp
Güya diyetteyim ama dondurmaya hayır diyemiyorum.Az da olsa tadımlık yemeden duramıyorum.Roma dondurmacıları (dondurma ilk Roma imparatorluğunda çıkmış ya bizimkilerde hemen şube açıyorlar böyle :D :p) tatil beldelerinde hani dondurmayı külahta top top satarlar.Mutlaka alırız her akşam. Binbir çeşit meyveden dondurma yaparlar.Kavunlusundan tut, kayısılısına kadar.Bayılırım o kuyruğa girip dondurma almaya.Çocuk gibi sevinirim:D
Yaz akşamları bir başka güzel olur. Her zevke ve yaşa göre değişir eğlence anlayışı.
Capcanlı gitar sesleri yayılırken etraftan, aynı zamanda okey taşlarının sesleri ve kahkahalar da az değildir. Herkes tatil moduna girmiştir artık. Stresten uzak bir gevşeme hakimdir havaya. Bana son yıllarda, akşamları eşimle, dostumla şarap içip sohbet etmek daha bir keyif verir oldu. Hoplayıp zıplamayı tercih etmiyorum artık, o enerjiyi bulamıyorum kendimde. Bakış açım ve tatil anlayışım bir parça değişti, daha sakin bir müzik dinleyerek geceyi sonlandırmak daha cazip geliyor.Herhalde büyüdüm ve galiba yaşlanıyorum :(
Tek sevmediğim tarafı bu mevsimin bilumum haşarat ve özellikle sivrisinekleri beraberinde getiriyor olması. Sivrilerin en çok tercih ettikleri kan grubu da A Rh+. Kendimden biliyorum :DD
Bir de bir yaz gecesi uykulu gözlerle ve çıplak ayakla karafatma üstüne basmışlığım vardır.Hiç anlatmayayım, biraz sonra yemek tarifi vereceğim çünkü :s
Neyse arkadaşlar, güneşten mi, denizden mi, kumsaldan mı, yoksa aşkı ve eşimi bu mevsimde bulmamdan mıdır bilmem. Seviyorum ben bu YAZI.
Ve hiç bitmesin istiyorum.
Not: Bu arada inanınki yoğun iş hayatı yüzünden elimden geldiğince çabuk güncellemeye çalışıyorum blogumu. Keşke iki günde bir güncelleyebilsem :((
Beni merak ettiği için mesaj atan arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.İyi ki varsınız :)
Tarifim:
Malzemeler:
- 1 paket yassı spagetti makarna (500 gr.) (Filiz marka ve yumurtalı erişte olan önerilir)
- 1 su bardağı yeşil mercimek (haşlanmış)
- 1 adet havuç
- 3-4 sap taze soğan
- 1 adet kuru soğan
- 2 adet domates rendesi
- 2 kaşık spagetti napoliten sos
- 2-3 diş sarımsak
- 50 gr.tereyağı
- Tuz
- Kara biber,kırmızı biber
Yapılışı:
Makarnayı 8-10 dakika kadar haşlayıp süzün. Kuru soğanı ay şeklinde, taze soğanı da ince ince doğrayın.Havucu minik küpler halinde doğrayın.Sos tavasında tereyağını eritin.Soğanları soteleyip, havuçları ilave edin.Onlarda sotelendikten sonra domates rendesi ve napoliten sosu katın.Dövdüğünüz sarımsağı,tuzu ve baharatlarıda kattıktan sonra en son yeşil mercimeği ilave edin.İki-üç dakika da öyle pişirdikten sonra haşlayıp süzdüğünüz makarnayla karıştırın.
Makarnakolik bir aile olduğumuz için her çeşit makarnayı bayılarak yiyoruz.Bu da onlardan biri.
En kısa zamanda görüşürüz :)) Kendinize iyi davranın :)
0 Responses to "Mercimekli Spagetti"
Yorum Gönder