Yazılarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yazılarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çınaraltı Macara Büfe Ve Kumpir-Waffle

Author: LUGAS // Category: , , ,

Çınaraltı'da Macara Büfe..Çoğu dizilerdede görüntülenmiş ve Lezzetiyle Ünlü,sahille karşı karşıya..

Nefis Kumpiri Ve Waffle ile meşhur..
Lezzetlimi Lezzetli..Büfe Sahipleri çok ilgili..Yöresel ürünlerde satılıyor Kestane Şekeri Gibi..
Fiyatlar ise çok uygun..Emirgan'a gidince Canınız kumpir Ve Waffle Çekerse eğer... uğradamadan geçmeyin derim..

Hem Lezzetli Hem Uygun Fiyatlarla...



The Cook Next Door

Author: LUGAS // Category:
Komşularımın yazdıklarını mutlu mutlu okuyorken bende sobelendim:)
1) İlk mutfak maceran neydi , neler hatırlıyorsun?
Hatırlayabildiğim gerçek maceram , arkadaşım Özlem' in evinde (o zaman ikimizde ilkokuldaydık ) annesi yokken yaptığımız kek ve hanım göbeği tatlısıydı.Biz tatlıyı fırında pişirip şurubun içine attık . Takır takır birşeydi. Tatlı başarısız olunca, kek konusuna el attık .Nasıl becerdik bilmiyorum ama ortaya bir " şey " çıktı , ve biz Özlem'in annesi eve gelmeden herşeyi yok etme ihtiyacı hissederek yaptıklarımızı sokakta oynayan çocuklara dağıttık. Daha gerilere gidersek, bana hatırlatıldığına göre, 2 yaş civarında elimde un paketi tüm odaları gezip , unlamışım!
Bunun dışında hatırımda olan , en önemli maceram, hemen tüm aile üyelerinin unutamadığı " yemek davetim" . 14 yaşında idim .Hala, dayı , anneanne, babaanne, dedeler kim varsa aileden herkes davetliydi.Menümü , kitaplara bakarak hazırladım. O yıllarda herşeyi kendi başıma halledebileceğim inacı vardı ve kendime güveniyordum. Annem sabah erkenden evden çıktı. Akşama gelecek yaklaşık on kişilik davetli grubu için heyecanla koşuşturdum.
Menü 1) Meyaneli tavuk
2) Mantar çorbası
3)Domatesli pirinç pilavı
4) Şekerpare
Yemeklerin hiçbirini hazırlamadan , yemek masasını kurdum önce. Akşama kadar yapabildiklerim yalnızca meyaneli tavuk ve şekerpare oldu. Pilavı ve çorbayı babam işten gelince yaptık daha doğrusu O yapmıştı. Annem , anneanemle gelerek durum kontrolü yapıp beni kutladı.Halamda günün anlamını ifade eden yazısıyla ve tarihle birlikte büyük bakır bir cezve hediye etti.Ne günlerdi...Maceralar, sonrasında da ufak tefek işlerle davam etti ama üniversite yıllarında hiç mutfağa girmedim diyebilirim.Mutfağı kitaplardan teorik olarak takip ediyordum.Yemek yapmaktan ziyade doğru beslenme konusunda bilgilenmek önemliydi. Mutfakta maceraya vaktim yoktu. Bu işin çok zaman aldığından dem vurur, benim için "evlenince ne yapacağım konusunda " kaygılanan anneanneme, genlerimde Onun yeteneklerini taşıdığımı ve istediğim zaman ortaya çıkarabileceğimi söyleyip espiri yapardım.

2)Yemek yapma stilini en çok etkileyen kimdir?
Mutfakta hedefim lezzetli ve bir o kadar da sağlığı tehdit etmeyen , güvenilir yiyecekler ortaya çıkarabilmek. Uyguladığım tarifte değişiklikler yapmayı çok severim.Bir anlamda tarifi özgünleştirmekten kendimi alamıyorum. Annem , tıpkı anneannem gibi herşeyin olması gerektiği gibi yapılmasını savunur. Gerçi son yıllarda biraz daha esnekleşti ama farklı tarifler denemeyi genelde istemez.Hep aynı keki yapar mesela . Galiba bu konuda Tijen ile benzer durumdayız.
Doğru beslenmek için doğru yemekler ortaya koyma konusunda rahatlıkla halamdan etkilendiğimi söyleyebilirim. Özgün tarifleri hep vardır ve Onun yemeklerini yediğinizde kendinizi hafif hisedersiniz. Daima ilginç yiyecekleri bulur ve dener.Ketçap , boza, elma sirkesi, konserve, salça ...bunları üşenmeyip evde imal edip beni şaşırtır. Dolapta kalmış kayısıların çekirdeklerini çıkarıp az suyla haşlamış , rondodan geçirip püre haline getirmiş, kavanozlara doldurmuş.Şeker eklemeksizin biraz suyla sulandırıp bardakta ikram etti dün,çok hoşuma gitti soğuk soğuk. Fotoğrafta halam ve ben (3 yaşındayken). Yemek yediğime bakmayın , çok nazlı bir çocukmuşum. Galiba onun için hep yemek yerken çekmişler...

3)Yemeğe ve yemek yapma dünyasına ilgini kanıtlayan bir fotoğrafın var mı, bize göstermek ister misin?Bulabildiklerim bunlar. Doğum günü fotoğrafları çoğunlukta Ama şöyle bir şeyler pişirirken , karıştırırken fotoğrafım yok malesef.
4)Mutfakta fobin var mı?Avuçlarını terleten bir yemek mesela...
Son yıllarda ki fobim " yalnız olamamak ". Mutfakta tek başıma ,sakin sakin uğraşmayı severim,acele iş yaptığımda çok strese giriyorum ve birşeyler yanlış gidiyor.Bir de fırında tam ayarında pişirmek konusunda zorlanıyorum. Yakmamak için gözümü ayırmadan sabırla beklerim, çünkü fırında yaktığım malzemeler oldu zaman zaman ...Hamur açmak benim hala üstesinden gelemediğim bir konu (bir sürü başarısız demem oldu), ciddi ciddi eğilmem lazım. Görümcelerim , Necla abla, Leyla abla (Portakal Ağacından biliyorsunuz) ellerinin lezzeti olan çok maharetli insanlar.Kayınvaldem de çok güzel, çabucak hamur açardı, Onun yemeklerini unutamam . Anneanemde vefat edene kadar açma börek baklava yapmıştır hep bizi düşünerek. Ben de bu konuda ki yeteneğimin! ortaya çıkması için bekliyorum işte...Şöyle geniş geniş zamanım olsun hemen oklavayı alıp mutfağa gireceğim:)
5)Mutfakta hangi yardımcını vazgeçilmez buluyorsun? Alıp da çok gereksiz bulduğun neler mesela?


Bir dolu vazgeçilmez malzemem var, tencereler, tavalar, bıçaklar, spagetti kaşığı, rondo-blender,mikser,kesme tahtaları, kurabiye- kek kalıpları, su ısıtıcısı vs vs...
Bir o kadar da gereksiz malzeme...Evlenirken tavsiye üzerine aldığım her türlü sebzeyi şekilli kesebilen bir alet dolabımın en üst rafında , ulaşamayacağım bir yerde... Sarımsak konusuna bir çözüm bulamadım, ellerimin kokmasından hiç hoşlanmıyorum ama bu konuda aldığım ürünler galiba çocukların oyuncak sepetinde. Şimdiler de kayınvalidem gibi elimde bıçakla minik minik doğruyorum.Süslü süslü aldığım altı emayye , üstü porselen çaydanlığım, çok büyük ve sıcak su koyarken elimi yaktığı için en üst raflardan birinde... Biri çelik diğeri plastik dondurma kaşıklarım, aslında kullanabilirim de...Son olarak üç katlı pasta yapmak için aldığım kalıp biraz gereksiz geldi şimdi bana....
6) Senin çok sevdiğin ama senden başka kimsenin sevmeyeceğini düşündüğün , garip ya da komik yemek çeşidi var mı?
Kuru meyveleri çok severim, kuru üzüm, kayısı kurusu, dut kurusu...Çekirdeksiz kuru üzümü yufka ekmeğine yayıp üstüne, çekirdeği çıkarılmış bol yeşil çizik zeytin serip , biraz peynir ufalayıp dürüm yayıp yiyorum. Eşime garip gelen ama benim çok sevdiğim ( ne zaman olsa dayanamayıp yerim) yiyecek: Etli , sulu yerli yaz domateslerini rendeleyip, bol limon suyu ve yine fazla fazla sızma zeytinyağı dökerek karıştırıyorum, kaşık kaşık yiyorum. Bakın bunları yazarken de ağzım sulandı...
7)Hangi üç malzemeden ve yemekten vazgeçemezsin? Tahmin edeceğiniz gibi mutfağımı zeytinyağsız düşünemiyorum.Hiçbir zaman hayır diyemeyeceğim üçlemeler... Limon +zeytinyağı+ev yapımı kıtır ekmek , Zeytin +peynir+domates ...
8)Buraya eklemek ve cevabını vermek istediğin bir soru var mı?
Evet şöyle bir sorum olacak : Yemek için mi yaşamak , yaşamak için mi yemek hangisini tercih edersiniz? Cevabım yemeği hayatın odak noktasına oturtmamak.Amaçtan ziyade , yaşantımızı düzenli ve sağlıklı sürdürmek için kullanacağımız bir araç haline dönüştürebilmek...
9)En çok sevdiğin dondurma?
Kesinlikle sakızlı dondurmadır. Damla sakızı neyin içine girmişse severim. Maraş usülü dondurma ve çikolatalı dondurma diğer tercihlerim.
10)Asla yemeği düşünmediğin bir şey?
Çin mutfağının büyük bir kısmını tatmayı asla düşünmüyorum.Ağzımdan içeri girecek besinlerin niteliği çok önemli , her gördüğümü tadı nasıldır diye denemek istemem. Yemeyeceğim bir çok yiyecek var.Fast food türü besinler(hamburger , sosis) , asitli içeceklerle alkollü içecekler benden (ve çocuklarımdan)uzak dursun.
11)Özel bir yemeğin , specialin var mı?
Tüm zeytinyağlı sebze yemeklerini iyi pişirdiğime inanıyorum. Tek bir isim söylemem gerekirse zeytinyağlı taze fasulye diyebilirim.
12) Seni sobeliyen aşçı?
Gökçen, Tijen, Cimcime
Cevaplarım biraz gecikti kusura bakmayın, telaşelerim çoktu. Beni merak ettiğiniz için de ayrıca teşekkür etmek isterim...Yazmak gerçekten zevkli oldu.
13)Senin sobelediğin üç aşçı?
Birben , Akçahan, Hanife

Yeni Web Sitem..

Author: LUGAS // Category:

Evet Arkadaşlar...Yeni bir Web sitesi satın aldım.Dün yine bahsetmiştim.Sonunda bir web tasarımcı buldum bir arkadaş tavsiyesi ile...

Dinçer;Bana Allah nasip eder bir aksilik çıkmazsa Hafta sonuna kadar tasarımını hazırlayacak..

Bakalım nasıl bir tasarım olucak..

Merakla bekliyorum :)

Çınaraltı Cafe Ve Kahramanmaraş Dondurması

Author: LUGAS // Category: , , ,

Dondurma Sezonunu Açtıı..
Daha önce yazılarımda belirttiğim gibi Cumartesi-Pazar İstanbul yanıyordu sıcaktan..
Akşam Saatlerinde Ailecek Sahile İndik..
Tarihi Çınaraltında Kahraman Maraş Dondurmasını görünce hadi bakalım Dondurmalar burdan olsun dedik..
Neresimi Sütiş'in Yanındaki Çınaraltı Cafe..

Dondurmacı Amca.. Hepimize envayi çeşit maraş dondurmalarından hazırladı..Dondurmalar Kahramanmaraştan geliyor..Karaduttan,Meyva parçacıklıya,Karemelden Parça Çikolatalıya kadar her çeşit mevcut..
Ve fiyatlarına gelince...
Sahilde Ve Böyle bir cafede fiyatlar çok uygun diyebilirim..Mutlaka gidince uğramadan geçmeyin derim..

Ayrıca Kağıt Helva Arası Dondurmada çok lezzetli oluyor tercih edebilirsiniz.. :)


Yardım Web TaSaRım...

Author: LUGAS // Category:
Arkadaşlar bugün artık kendime bir web alan ve alan adı aldım..Ama sandığım kadar kolay değilmiş.Blogger ile hiç alakası yok.Bloggerde nerdeyse herşey hazır ve kolay..Bu konuda bilgi sahibi arkadaşlardan desteklerini bekliyorum..Yeni yüzümüzle görüşmek üzere.. :)

Hatıra Kutusu

Author: LUGAS // Category:

Sevgili Hatice Özdemir (Portakalağacı) hepimizi sanal ortamda biraraya getirdi. Türkiye 'de bir ilki başardı . Onun sayesinde bir aile olduk .Sıcak , samimi bir o kadar da faydalı ...Eski mektupların içtenliği sanal ortamda da yakalandı. Biz bir aileyiz, komşuyuz , kardeşiz artık. Teşekkürler Hatice, teşekkürler diğer blog kardeşlerim, komşularım...

Dedem'den kalan eski ahşap bir kutum var. Nadiren açılan içinde hatıraların gizlendiği...Haftasonu aklıma geldi ve kutunun kapağını açtım. Zaman geçtikçe bende unutuyorum içinde ne var ne yok. Karşıma çıkanlar sürpriz oluyor.Eski taşlar, sedef bir kolye, gazete küpürleri,çouklarımın doğduğu güne ait bir kaç gazete, küçük hatıra defterim, eski mektuplar ve kendi yaptığım kartlar. Mektup ve kartlara kuru çiçeklerle süsleme yapmışım. Bunları görünce tekrar çiçek kurutmak için heveslendim.Sarı mine çiçeği ve zeytin yapraklarını kitap arasında kuruttum.
Eşimin hediyesi gülleri , havadar ve gölge bir kapının üstünde baş aşağı sarkıttım.Özellikle gülleri bu şekilde kurutmak iyi sonuç veriyor , renklerini de koruyorlar. 10- 15 gün içerisinde kurutmak mümkün bu şekilde. Kurumuş gülleri sepet ve vazo içine koyabileceğiniz gibi cam kaplara koyarakta sergileyebilirsiniz.Ben aslında yağdanlık olarak satılan cam şişeyi kuru gülleri yerleştirerek değerlendirdim.

Gelin çiçeğimi yine sarkıtma yöntemiyle kurutmuştum. Beyaz renkler sarıya dönüştü. Ama bana göre güzelliğini hala yitirmedi.

ARI Grissini 'den Zeytinyağlı Kıtırlar

Author: LUGAS // Category: ,
Arı gıda Türkiye 'nin çok eski bir markası. Doğrusu market raflarında zeytinyağlı grissini görünce hem şaşırdım hem de sevindim. Ülkemizde zeytinyağına vurgu yapılarak satılan gıda ürünü o kadar az ki. En son balık konservesi, "zeytinyağlı" etiketiyle müşterilere sunuldu. Zeytin bile ayçiçek yağıyla karıştırılıp öyle satılıyor. Tüketici olarak ürün etiketindeki yağın niteliğine bakıp tercih yapmak daha kaliteli mamullere ulaşmamızı sağlar.
Kahvaltıda ve yemeklerin yanında ekmek yerine kıtır kıtır kırıkkırak yemeği seviyorum. Nefis (domates+peynir + kırıkkırak) üçlüsüne sanırım hiç kimse hayır diyemez.
Zeytinyağlı hazır gıdalar daima diğerlerinin yanında tercih sebebi olmalı . Böylelikle sağlığımızı tehdit eden ürünlerle mücadele edebilelim.

Dünya Su Günü

Author: LUGAS // Category:
22 Mart yani dün, " Dünya Su Günü" kutlandı. Su gibi hayati bir konuyu bir günde hatırlayıp konuşmak ve sonra unutmak elbette anlamlı değil. Gerçi medya " kim kiminle nerede " haberleri dururken böyle bir günün varlığından bile bahsetmedi. Bir kısım insanların 'yaşamaları için yeterli suya muhtaç olmamaları ' ve 'gelecekte su sıkıntısı çekmek ' gibi konulara takıntılı olduğum için " suya " dikkat çekmek istedim . Karşı karşıya bulunduğumuz bazı gerçekler:
  • Su insanın yaşaması için gereken en temel maddedir. Oksijensiz birkaç saniye , susuz birkaç gün yaşayabilirsiniz.
  • Dünyada 2.5 milyar insan yetersiz ve kalitesiz su kaynakları sebebiyle sağlıksız yaşamaktadır.Bu sayı dünya nüfüsunun % 40 'ına denk gelmektedir.
  • Yeryüzündeki suyun % 97 'si tuzludur.
  • Son 10 yılda tatlı su talebi 10 kat artmıştır. Bu oran dünya nüfus artışı oranından 2 kat fazladır.
  • Türkiye bugün için su ihtiyaçlarını karşılayabilen fakat gelecekte nüfus artışı, çevre kirlenmesi, kuraklıklar gibi sebepler nedeniyle gittikçe su fakiri olabilecek bir ülkedir.
  • Ülkemizde yıllık tüketilebilecek yerüstü ve yer altı su miktarımız 110 milyar m3, yıllık kişi başına düşen su miktarı ise 1692 m3 tür.
  • Buna karşılık kullanılabilir su miktarımızın ancak %36 sını değerlendirebilmekteyiz. Geriye kalan %64 lük miktar akıp gitmektedir.Bu kayıp miktarın ekonomiye kazandırılması kaçınılmazdır.
Su tüketiminde kişisel ve aile olarak önlem almada biz bayanlara daha çok görev düşüyor. Bulaşık ve temizlik işiyle birinci derecede ilgilenen bizleriz.Lütfen çocuklarımıza suyun değerini ve önemini anlatalım .

Çocuklarımızın Beslenmesi

Author: LUGAS // Category: ,
Daha önceki bir yazımda kaliteli yaşamdan bahsetmiş, sağlıklı ve uzun bir ömür için doğru beslenmenin önemini belirtmiştim. Elbette kaliteli yaşam konusu sadece belli bir yaşın üstündekileri ilgilendiren bir konu değil. Milli menfaatlerimiz için güçlü, kuvvetli, sağlıklı , zeki, gürbüz bir nesil için, çocukluk ve gençlik çağlarında doğru ve kaliteli beslenmenin önemi asla göz ardı edilemez. Genetik faktör her zaman ilk sırayı alır ama doğru beslenme hemen arkasından gelir. Yetersiz ve yanlış beslenen insanın var olan olumlu genetik yapıya ulaşamadığı bilimsel araştırmalar sonucu kanıtlanmış bir gerçektir. Çocukluk döneminde kazanılan alışkanlıkların kalıcı olduğunu da hepimiz biliyoruz. Çok tuzlu yemek, tatlıya , şekere düşkünlük, fast food türü beslenme bu yaşlarda tolere edilse de ileriki yaşlarda hastalık nedeniyle ya da sağlıklı olmak isteğiyle beslenme alışkanlığını değiştirmek çok zordur.

Fast Food

Özellikle fast food alışkanlığından çocuklarımızı ve geçlerimizi korumalıyız. Bu beslenme tarzı A.B.D. 'den ülkemize ve tüm dünyaya yayılmıştır. Ve şu anda A.B.D. ' nin en büyük derdi obezite (şişmanlık hastalığı) bu beslenme şeklinden kaynaklanmaktadır. A.B.D. fast food alışkanlığından sağlıklı beslenmeye doğru dönüş yapmıştır. Geçenlerde A.B.D. nin Muğla'da bir zeytinyağı fabrikası açtığını ve sabundan şampuana tüm ürünleri kendi ülkesinde ucuza satışa sürdüğünü öğrendim. Bizde ise fast food tarzı beslenme bir kültür , moda akımı olarak sürmeye devam ediyor. Benim lise yıllarımda yeni yeni fast food baş göstermişti ve oralara gidip oturmak , hamburger yemek bizim için değişikti. Şimdi ilkokul çocukları okulda ya da her hafta sonu ailelerini sürükleyerek gittikleri ithal fast food çularda hamburger ve kızartma ile karın doyurup hediye verilen garip oyuncaklarla tatmin oluyorlar.



Bu noktada ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Uğur Göğüş'ün çocuk ve genç beslenmesine dair konuşmasından aldığım notları paylaşmak istiyorum sizlerle:

Fast food 'da yağ ve tuz oranı çok yüksek. Ketçap , mayonez, hardal tamamıyle zararlı besinler. Çocuklarımızın daha zeki olmasını istiyorsak hayvansal protein baş köşeye oturtulmalı. Proteini yüksek, kolesterolü düşük bir beslenme için haftada 4-5 defa yağlı balık yenmeli. Somon ,lüfer, uskumru, hamsi, çinekop gibi balıklar yağlıdır. Balık yağı kolesterolü düşürücü özelliğe sahiptir. Tatlı su balıkları yağlı değildir, bu yüzden tercih edilmemelidir. Balık aynı zamanda kalsiyumdan ve B12 vitamininden yana çok zengindir. En kaliteli hayvansal protein balıktır. Omega 3 yağı içeren balık kolesterolü düşürdüğü için beyine daha iyi kan gitmesini sağlar , bu da zeka gelişimi için elbette çok önemli. Tuzun mutfakta azaltılması gerekiyor , çünkü tuz kalsiyum düşmanı. Fazla tuz kalsiyum atımına sebep olur.Hücreler vücuttaki tuzu tolare etmek için su kaybeder. Tuzlu bir şey yedikten sonra susamamız bundandır. Kalsiyum kemik gelişimini artırır ve boyu uzatır. Tuz yerine baharat tüketimi artırılmalı.

Göğüş'ün çocuklar ve gençler için iki içecek tarifi var:

Birinci tarif:

2 bardak suyun içinde 1 çorba kaşığı kekik, 1 çorba kaşığı nane, 1 çay kaşığı kimyon, 1 çay kaşığı zencefil ve iki çay kaşığı kişniş kaynatılır ve on dakika kadar demlenmeye bırakılır. Sonra süzülür ve üzeri 1 lt suya tamamlanır. 3 çorba kaşığı şeker ve 1 limonun suyu eklenir .Soğuk olarak buz katılıp ,çocuklara, gençlere içirilmeli. Bu damar açıcı özelliği olan bir sporcu içeceğiymiş.

İkinci Tarif:

2 bardak süt, 2 yumurta, vanilya, 1çorba kaşığı bal, yarım portakal suyu blendırda karıştırılır ve bu şekilde çocuklara içirilir.

Son olarak Dr. Göğüş'ün vurguladıkları:

Balık tüketimi, yeşil yapraklı sebzeler ve tüm meyveler , süt ve süt ürünleri öncelikli tüketilmeli. Kırmızı et yenilecekse sırasıyla hindi- tavuk- dana eti en son olarak koyun eti tercih edilmeli. Yağlı ,unlu , şekerli, çok tuzlu ve fast food türü gıdalar çocuk beslenmesinde en arka planda kalmalı.

Dr.Uğur Göğüş 'ün "Doğru Gıda, Doğru Yaşam, Doğru Mutfak" adlı kitabına göz atabilirsiniz.

Gülümseyen Bir Kadın

Author: LUGAS // Category:
8 Mart 2007 Türkiye' sinde kadın , şiddet , töre cinayetleri, okur yazar oranının yetersizliği ile gündemde. Tüm bu sorunların kaynağı ne?Hakim güç erkekler mi, eğitimsizlik mi yoksa bizzat kadının kendisi mi . Kadın , dünya nüfusunun yarısını oluşturan insan topluluğudur ve insanca yaşama hakkına sahip olmalıdır.Evet kadın denilen cinsiyet önce insandır. Belki tüm sorunların çözümü ona insan kimliğini verebilmekte.
İşte objektifime takılan bir kadın: Evine , çocuğuna , kocasına , kayınvalide kayınpederine bakan evini geçindiren ailesinin direği bir kadın... Hikayesini okuyun...
Geçen yaz bir dağ köyünde rastladım ona...Sırtında yüküyle ilerliyorken tanıştık, biraz sohbetten sonra fotoğrafını çekebilir miyim ? dedim."Ben süsleneyim , güzel kıyafetimi giyinip geleyim öyle çek fotoğrafımı" dedi. Tamam dedim ama sonra mümkün olmadı Onun istediği fotoğrafı çekmek. 11 çocuklu çok yoksul bir ailenin kızıymış. İlkokulu bitirmiş. Öğretmeni "sen çok zekisin oku, benim gibi öğretmen ol " demiş ama babası parasızlık nedeniyle daha fazla okutamamış ve erken yaşta evlendirmiş. Kendini bildi bileli dur durak demeden çalışıyor. 15 kadar büyük baş hayvanı var. Hayvanların yaz kış hertürlü bakımı ona ait. Sütünü sağıyor, yemliyor , ahırı temizliyor. Sütten peynir, yoğurt, yağ yapıyor, satıyor. Kalan sütü fabrika alıyor. Bahçe işleri ve evin tahmin edeceğiniz tüm işleriyle ilgileniyor.Ekmeğini, yufkasını kendi pişiriyor.Ekmek yapmak bir zorunluluk, bizler gibi keyif için uğraşmıyor, çünkü yakınında ekmek satan bir yer yok.
Sobası için odununu yazın ormandan topluyor kış için biriktiriyor. Fotoğrafta taşıdığı odunları çamaşır yıkamak için toplamış. Önce ateş yakıyor çeşmenin yakınına, sonra içi su dolu büyük bir kazanı ateşe oturtuyor. Çamaşırları odunla döve döve kazandan aldığı sıcak suyla yıkıyor.Kocası geçici orman işçisi. Bir oğlu var , tek isteği onu okutmak ."Evde daima kocamın sözü geçer , herşey onun istediği gibi olur" diyor.Sorduğum zaman psikolojik şiddet gördüğünü kalbinin sık sık kırıldığını itiraf ediyor. Sorumluluğu çok ama herşeye rağmen aç açıkta kalmadığı için şükrediyor ... Mutlu musun diyorum , "Mutluyum çünkü , ihtiyacım olan herşeye sahibim "diyor gülümseyerek.

Keşke Erkek Doğsaydım!

Author: LUGAS // Category:

" Keşke erkek olsaydım" diyen 5 yaşında bir kız çocuğu...5 yaşındaki minik kızın annesi, (...)'nın erkek olacağını ümit ettiklerini, ama kız olarak doğduğunu, buna karşın çocuğa hiçbirşey hissettirmediklerini söyledi. Bu küçük kız erkek doğmadığı için , tüm hayatını etkileyecek bir suçluluk psikolojisine girmiş bile...
Erkek çocuğun , kız çocuktan daha değerli görülmesi, toplumumuzda devam edegelen bir durumdur.Anneler kızlarına, " bir de oğlun olsun ..." nasihatından vazgeçemiyor. Çünkü erkek çocuk sahip olmak kadın için hala statü göstergesidir.
14 -15 yaşlarındaki kız öğrencilerimin pek çoğu başarılı, hele köyden , kasabadan , yoksulluktan gelenler, kendi ayaklarının üzerinde durabilmek için olağanüstü gayretli.Peki aralarında makyaj yapmadan okula gelmeyen, dersleri boşlayan, tek düşüncesi erkekler! olan kızlar yok mu? Var elbet.
Onlara soruyorum,
-Siz ne olacaksınız ?
-Biz evlenip , koca dayağı yiyip oturacağız hocam ,
diyerek gülüşüyorlar.Çünkü anneden- babadan öyle görmüşler.
Kadınlar için "birşey" olmak , "herşeyi " halletmiyor.Kadın modern toplumun saygın bir parçası , geleneklerin vazgeçilmez savunucusu da olsa maruz kaldığı sorunlar sabitlenmiş. Erkek, toplum gelenek ve göreneklerinin kendisine tanıdığı hakla, fiziki-psikolojik şiddet, aldatma, töre cinayeti vb. davranışlarla kadını ikincilleştirmektedir.
Kadın modern yaşamın sağladığı eğitim, meslek, evini geçindirme, güçlü ve bağımsız bir rolle saygınlık elde etmek için çabalarken, aynı zamanda toplumun geleneksel beklentilerine de cevap vermek zorundadır.Örneğin erkek evlenmek için modern hayatın gereği çalışan , eğitimli bir kadın tercih ederken, evliliğini yaşamada gelenekler çerçevesinin dışına çıkmak istememekte.
Kadın toplumun kabul gördüğü rolü en iyi şekilde üstlenmiş olsa bile, hayatının bir anında , sadece kadın olduğu için şiddete ve kötü muameleye maruz kalmaktan kurtulamıyor...
Yorumu sizlere bırakıyorum!
Bu yazı -her geçen yıl artan aile içi şiddeti- protesto etmek için yazılmıştır.

Sıcakkkk Çok Sıcakkkk ! Sıcak Dahada Sıcak Olacak...!

Author: LUGAS // Category:
Ne Sıcak Ne Sıcak...

İstanbul yanıyor resmen..Sahiller Dolu..Kimi denize giriyor kimi mangal yapıyor..Kimi yürüyüş..

Ben ise çok yorucu bir 2 gün geçirdim..

Birincisi Sınavlarım vardı bu nedenle kayınvalidemlerde kaldık sınav yerim oraya yakın oldugu için...

Sınava gir çık stresi..

Ve ardından gezi..

Ve Bol Hamurişli bir hafta sonu oldu...

Neredeyse yemekten çok hamurişi yedik diyebilim hemde bu sıcakta..

Hava ise dayanılmayacak kadar sıcak..Sıcaktan nefes alamıyorsun..Oturduğun yerde boncuk boncuk terler döküyorsun..

Az önce evime geldim..

Dünya varmış evim serin..İnsanın evi gibisi yookk..

Gelelim hafta sonu fotograflarına ...

Fotografları inşallah kendime gelince yayınlayacağım..

Fırsat buldukça fotograf çektim..Çekemediklerimde oldu tabii..

Sizlere göstermek için Hazır Emirgan'a gitmişken Kavak Yelleri,Canım Ailem Ve Arka Sıradakiler dizilerinin setlerinide görüntüledim..Gerçi sezonu kapattılar çekim yoktu bu sefer.. (Aslında Efe'yide geçen sene tesadüfen çekmiştim onuda yayınlarım) Ama harika yerler gördüm,sizlerinde görmenizi istedim..

Ama şimdi dinlemem lazım bol gezmeli,bol sınavlı,bol eğlenceli,bol yemekli ve bol sıcaklı hafta sonu oldu benim için..

Şuan Saat:22:52 ve ben artık dinlemek istiyorum..

Buarada yorum bırakan sevgili arkadaşları çok teşekkür ederim beni hiç bir zaman yalnız bırakmadıkları ve yorumları ile beni şereflendirdikleri için..

Hepinize Teşekkürler Arkadaşlar...

Bekleyin benii Anacımmmmm :)))) (Olacak O Kadar Oya Başar Misali :) )

Doğaya Dönüş

Author: LUGAS // Category:

Dün Sevgili Meltem'in Belgrat Ormanı'nda piknik yapacağını öğrenince keşke bizde bir yerlere gidebilsek diye düşünmüştüm. Pazar günü bir toplantı olduğu için plan yapamamıştık. Ama öğleden sonra, aile dostlarımızdan bir çağrı aldık " biz piknikteyiz, hemen siz de gelin " diye.İşlerimizi bitirip koşa koşa gittik. Piknik yaptığımız yer bizi çağıran dostların şehir dışında yeni satın aldıkları bir 'tarla'. Arkadaşlarımızın isteği buraya küçük bir kır evi yapıp, büyük alanı meyve ve diğer ağaç türleriyle değerlendirebilmek. Kendi sebzelerini yetiştirebilmek . Toprağı avuçlayıp, tabiatla baş başa olabilmek . Çocukları beton duvarlar arasından çıkarmak...Elbette suyu elektiriği olmayan , yolu bile tekerlek izlerinden ibaret bir arazi ile uğraşmak kolay değil. Ama bu uğraşma süreci de insanları mutlu ediyor. Şehir insanı yalnız kariyer peşinde koşmak istemiyor. Bahçe ve toprak özlemi çekiyor. Artık 'küçükte olsa bir bahçem olsun' çabasındayız.

Eskiden revaçta olan şehir merkezlerinde oturmaktı. Şimdi şehir dışı bahçeli evler moda. Bu tür evler hem geniş ve kullanışlı oldukları için hem de bahçelerinden dolayı tercih ediliyor. İnsanlar bu evlerin getireceği maddi ve manevi zorlukları göze almakta. Doğaya ve doğal olana dönüş hayatımızın her anını etkiliyor.Kişiliğimizi, arkadaş seçimimizi, yediğimizi içtiğimizi, giydiğimizi, evimizin dekorasyonunu, yaşam kalitemizi...

Yaz Geldi Heryer Cıvıl Cıvıl..

Author: LUGAS // Category:
Yaşasınnn Hafta Sonu Geldiii :)



2 gün tatil...



Bu hafta sonu çok yoğun olucam..Ama güzel dolu dolu bir yoğunluk olucak..



Babamız ve Kızım bol bol vakit geçiricez..(Benim yoğunluğumdan arta kalan zamanlarda tabii :) )

Herkese Güzel Hafta Sonları Diliyorum..

Sevgiler

Kalbimi Seviyorum

Author: LUGAS // Category: ,
Kalbimiz 120 yıl sorun çıkarmadan atacak güce sahip. Biz onu öyle yoruyoruz ki , sonunda pes ediyor.Kötü beslenme, hareketsizlik, stres. Tüm gelişmiş ülkelerle birlikte , Türk insanını da tehdit eden hastalıkların en başında , kalp rahatsızlıkları geliyor. New York 'da yaşayan dünyaca ünlü kalp cerrahımızın bu konuda çok önemli tavsiyeleri var. Geçen bahar ülkemize gelerek CNN'de canlı yayında Mehmet Ali Birand'ın konuğu olmuştu. Söylediklerini not almıştım ve geçen gün elime geçince paylaşmak istedim:
  • Damar tıkanıklığı için genç yaşlarda önlem almak gerekiyor. 15- 20 yaşında başlayan damar tıkanıklığı ancak 20 sene sonra belli oluyor.
  • Yaşam boyu spor yapmak çok önemli. Her gün on bin adım atmaya çalışın. Adımsayar adlı cihaz her gün kaç adım attığınızı anlamak için gerekli. Asansörü kullanmayın. Mümkün olduğunca yürümeyi tecih edin.
  • İdeal kilodan daha düşük kilolu insanlar uzun ömürlü oluyor. 90-100 yaşında şişman bir insan bulamazsınız. Ideal rejimler haftada 1 kilo verdiren rejimlerdir. Daha fazlasını kaybediyorsanız, sadece su kaybediyorsunuz demektir.
  • Sabah uyandığınızda 1 büyük bardak su için.
  • Light gıdalar tatlandırıcı ve katkı maddeleri içerdiği için zararlı. Uzak durun.
  • Beyaz pirinç ve beyaz un son derece zaralı. Çünkü her ikiside anında şekere dönüşüyor. Yani ha avuç avuç toz şeker yemişsiniz ya da beyaz pilav veya beyaz undan yapılan ekmek. Arada fark yok. Pilav ve ekmek için esmer un ve kepekli pirinci tercih edin.
  • Tüm beyazlardan uzak durun. (şeker, tuz, beyaz yağ, pasta, beyaz pirinç, beyaz makarna).Kabuklu pirinç, kepekli makarna, esmer şeker tercih edin.
  • Lahana zayıflamak için çok ideal. hazmı zor olduğu için tıkar ve kalorisi çok düşüktür.
  • Sarımsak müthiş bir bitki.Vücudu koruyan hücreleri destekliyor, tansiyonu düşürüyor.
  • Semizotu içindeki Omega 3 nedeniyle son derece faydalı.
  • Kırmızı etle , beyaz et arasında çok fark yok. Balık etini tercih edin.
  • Yeşil fasulye sık sık tüketilmesi gereken müthiş bir bitki.
  • Akşam 7 'den sonra birşey yemeyin.
  • Balık , fındık ve ceviz . Bunlar omega 3 ten yüksek gıdalar, kandaki trigliserid seviyesini düşürür, kalp ritmini istikrara sokar. Yeterince Omega 3 almak için haftada 3 porsiyon balık ve günde yaklaşık 30 gr ceviz yemek gerekir.
  • Eğer gerçekten açsanız yemek yeyin.
  • Her fırsatı hareket için değerlendirin.
  • Öfke , nefret , kin gibi olumsuz duygulara karşı kendinizi koruyun.
  • Düzenli ve mutlu bir aile hayatına sahip olmak gerçek bir nimet.

"Zeytinağacı " Televizyonda

Author: LUGAS // Category: ,

Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba arkadaşlar...
"Zeytinağacı " sağlıklı ve zeytinyağlı yemek tarifleri veren bir blog olarak Kanal B ekranlarında yayınlanan , Belin Kınoğlu 'nun yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendiği "Mutfaktaki Sağlık " programına davet edildi. Programın çekimini dün gerçekleştirdik.Yaklaşık 25 dakika sürecek programın hazırlığı için 4 saat harcandı. Doğrusu TV 'de yayınlanan yemek programlarının nasıl hazırlandığını , arka planda neler olduğunu hep merak ederdim.Yapılacak tarifin belirlenmesi, sunum ve yayına hazırlık oldukça sıkı bir ekip çalışmasını gerektiriyor. Bir çırpıda seyrettiğimiz, gözucuyla baktığımız programların çekimi saatler sürüyor.Kamera karşısında kendi mutfağınızdaymış gibi çalışamıyorsunuz tabii. Ama sonuçta heyecan verici bir iş.
Zeytinyağının pasta yapımında kullanımını vurgulamak için daha önce tarfini verdiğim " Heritage Chocolate Cake " i denedik. Çekim sırasında kek kabarmazsa korkularım yersiz çıktı. Neyseki marzipan hamurunun sıcaktan şekil almaması dışında herşey yolunda gitti.
Program bugün saat 11.35' te Kanal B ekranlarında olacak.
Belin Kınoğluna tüm çalişmalarında başarılar ve kolaylıklar diliyorum.

Mutfağım...

Author: LUGAS // Category:
Sevgili Sibel mutfağımdan bahsetmem için beni haftalar önce sobelemişti.Nihayet fotoğraf çekip, cevaplayabiliyorum :)
1. Mutfağınızın bir fotoğrafını bizlere gösterir ve kişiliğinizi yansıtan yanını anlatır mısınız?

Mutfak evimin en önemli çalışma alanı, kendimi kaybedip saatlerce kalabilirim.Yalnız hep benim istediğim düzende durması gibi bir takıntım var.Çalışırken bile derli toplu olduğunu söyleyebilirim.Az bulaşık ,çok iş mutfağımın temel prensibi:) .Yeni mutfağım oldukça kullanışlı ,ama tam olarak zevkimi yansıtmıyor. Daha geniş , renkli , penceresinden bahçemi görebileceğim bir mutfak hayal ediyorum.Yetiştirdiğim sebzeleri kullanabilsemde henüz mutfağımda bahçe yok. Bunun için bir süre daha beklemem gerekecek.
2. Bir dolabınızı açın (istediğinizi), fotoğrafını çekin ve bize ne gördüğünüzü anlatın.

Mutfağın en değerli dolabı hangisi? Buzdolabı . Kapısından girdiği mutfağın kimliğine bürünüp, ailenin bir parçası haline gelen , olmazsa olmaz cihaz. Buzdolabımın çok dolu dolu olmasını istemem, giren malzemenin biran önce tüketilip gitmesi tercihimki yerine yenileri gelsin. Kavanozlar içinde ceviz, fındık, kuru üzüm, kakao, kahve , hindistancevizi, susam,sumak ,kimyon,domates püreleri,çam fıstığı, tarhana,yaş maya, bilumum pasta malzemeleri,çikolata ve hatta pilleri buzdolabında saklarım.Yerleri dolap içinde sabittir.Sebzeler, yemekler, kek, kurabiye,zeytinler, yumurta, yoğurt, süt sürekli girip çıkar. Sanırım buzdolabımda görmeyi en çok sevdiğim malzeme peynir.
www.buzdolap.com adresinde ilginç bir proje var, buzdolabının eğlenceli ve kişiye özgü yönleri ortaya çıkıyor.Bende buzdolap paylaşımına katıldım.Üstünde kızların resimleri, kendi zevkimi yansıtan süslerle buzdolabımı seviyorum ve buzdolabı görünümü taşımayan, kapağı mutfak dolaplarıyla aynı soğutuculara hayır diyorum.
3. En gözde elektrikli mutfak aletinizi bize tanıtır mısınız?
En sık kullandığım elektrikli alet su ısıtıcısı. Su ısıtıcı, çay , kahve , yemek yapımı sırasında acil sıcak su ihtiyacını karşıladığı için özellikle gözde.Mikser, rondo , kahve çekme makinası da hep el altında.
4. En sevdiğiniz ve her zaman elinizin altında olan malzemeleri bizlerle paylaşır mısınız?


Zeytinyağı ! Kullanmaktan ve yemekten en çok hoşlandığım malzeme.

Kocaman bir sepetin içinde sakladığım unlar ve diğer malzemelerim.

5. En beğenerek kullandığınız mutfak aletinizden bahseder misiniz?
Mutfak tartım çok kullanışlı. Malzemeyi istediğim kapla koyup tartabiliyorum.Bunun dışında cup ölçülerini uygulayabildiğim ölçü kabım var. Her ikiside işlerimi kolaylaştırıyor.

Henüz sobelenmediğini sandığım, hep güzel yemeklerin yapıldığı bu mutfakları çok merak ediyorum:Dilek, Ev Perisi, Mekanımız Mutfak, Hanife

Bisiklet Sevdası

Author: LUGAS // Category:



Bu Cumartesi Armada otoparkında "Kızlar Okula" kampanyası çerçevesinde düzenlenen bir bisiklet yarışı vardı.Bisiklet, Avrupa başkentlerinde olduğu gibi ülkemizde yaygın değil.Genelde işte böyle yarışmalarla gündeme geliyor.Berlin, Amsterdam, Hamburg gibi şehirlerde trafikte her zaman bisikletli önceliği var. Yollar ona göre yapılmış , şehirlerde yokuş , iniş olmadığı için herkes bisikletli.Yandaki fotoğraf Amsterdam'dan , insanlar bisikletlerini kilitleme ihtiyacı bile duymuyor. Bir yaşam tarzı haline dönüşmüş bisiklet sürmek.Bizde bırakın yolları , yapılan büyük parkların içinde bile bisiklet yolu düşünülmüyor.Ülkemizde maalesef belediyelerin bu konuda çalışmaları mevcut değil. Büyükşehir tarafından yapılan uçsuz bucaksız parkın içine bisikletle giremiyorsunuz, neden bisiklet yolu yok diye sorunca "Belediyenin bu konuda projesi yok " deniyor. İşte gelişmekte olan bir ülkeyiz ve iyi bir araba sahibi olmak bizde prestijli bir durum. Yönlendirme de bu şekilde.Bisiklet genelde çocuklara başarının hediyesi olarak düşünülür. Bisiklete binerek , hem spor yapmış , çevreyi kirletmemiş oluyorsunuz, hem de ekonomiye katkıda bulunup, temiz çağdaş bir araçla yolculuk yapıyorsunuz. Berlin 'de şık giyimli bir hanım pantolonunun paçasını korumak için naylon torbaya geçirip bisiklete binerek işine gidebiliyor. Bu benim çok özendiğim bir durum. İşim evime arabayla 15 dakika mesafede. Geçen sene bisikletle gitme konusunda çok cesaretliydim, fakat yapamadım . Avrupa 'lı hemcinslerim şık kıyafetleri ile bisiklet sürerken, kimse onlara dönüp bakmaz, ama ya bizde ki durum... Çocuğunuzun öğretmeni bisikletle okula gelip gidiyorsa-bisiklet parkı, yol durumu ve çevre faktörü gibi problemleri aşarak- ne düşünürsünüz?

Dünyayı Kadınlar Besliyor

Author: LUGAS // Category: , ,

16 Ekim Dünya Gıda günü olarak kutlanıyor.İnsanların güvenli ve yeterli gıdaya ulaşabilmesi ile kadınların gıda üretiminde erkeklerden daha etkin olduğu gerçeği bu yılki ana tema. Kadınlar beslenme sürecinde en büyük sorumluluğu üstlenen grup.Tarlada bahçede çalışan, fabrikada besin işleyen, mutfakta ailesinin yemeğini hazırlayan onlar...Ailenin doğru beslenmesi kadının yönlendirmesiyle mümkün.
Temiz su kaynaklarının yoksunluğu, doğal , organik besinlere ulaşabilme zorluğu günümüzün ve geleceğimizin önemli problemlerinden.
Evet !Dünyanın bir tarafında boynuna astığı küçük çantaya, yerden topladığı pirinç taneleri doldurup açlığını gideren çocuklar , diğer tarafında, neredeyse yüzlerce çeşit yiyecek arasında sağlıksız beslenen , obez çocuklar.
Besleyici, doğal yiyecekler yerine, yapay, yüksek kalorili, hastalık yapan yiyecekler tüketmeyi tercih eden insanlar...
Sürekli kilodan şikayet edip kilo yapan yiyeceklerden vazgeçememe iradesizliği...
Su yerine kola içmeye, hayır
Dalından elma koparıp yemeye ,evet
Çikolata yerine hurma,ve
İllede zeytinyağı, zeytinyağı, zeytinyağı...

ZEYTİNYAĞLI YUMURTALI BULGURLU KÖFTE

Malzemeler
2 bardak organik köftelik bulgur
2 bardak sıcak su
4 adet küçük organik kuru soğan
4 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
4 kaşık organik domates püresi
Taze maydanoz, nane, dere otu
Karabiber, kırmızı biber, acı pul biber, kimyon , sumak, tuz
1 adet çiftlik yumurtası
Yapılışı
Genişçe bir kapta köftelik bulguru sıcak suyla ıslatıp ağzını kapatarak en az yarım saat bekletin. Diğer tarfta ,soğanları ince doğrayıp 2 kaşık zeytinyağı ile tencereye koyun , kısık ateşte ağzını kapatarak pişirin. Yumurtayı 2 kaşık yağ ve 1 kaşık domates püresi ile tavaya koyup pişirin.Bulgura pişen soğanla birlikte domates püresini katın ve elinizle 10 dakika yoğurun , baharatları istediğiniz miktara göre karıştırıp,yoğurmaya devam edin.Otları da karıştırdıktan sonra, yumurta ile servis edin.
Tarif: Dr. Nermin Işık, Bulgur Yemekleri, Alfa Yayınları

Zeytin Ağaçları

Author: LUGAS // Category:







Çok şükür 100 milyona yakın zeytin ağacının kök saldığı bir ülkede yaşıyoruz. Zeytin ağaçlarının çiçeklenip meyvelenmeye başladığını müjdelemek istiyorum.Evet Mayıs sonunda zeytin ağaçlarımız çiçeklendi. Fotoğraflar Bursa -Gemlik 'den (Fotoğrafları çekip mail adresime gönderen Müzeyyen Yengem'e teşekkürler). Sarıya yakın krem rengi çiçekler açmış. 20 kadar çiçek demeti haziran sonunda meyveye dönüşüp minicik bir zeytin olacak. Eylül-Ekim aylarında irileşen ve morarmaya başlayan yeşil zeytinler, kasım ayında mor rengekten siyaha dönüşecek. Kasımdan, Şubat sonuna kadar hasat dönemidir. Çok bereketli bir yıl olur inşallah...Ülkemiz Dünya 'da zeytin üretiminde ikinci, zeytinyağı üretiminde dördüncü sırada. Buna rağmen zeytinyağı tüketimi, hiç zeytin ağacı yetişmeyen uzak ülkelerin miktarına yakın. Türkiye 'de tüketim kişi başına 1 kilogram. Yunanistan 'da 20, İtlaya 'da 11, İspanya 'da 10, Tunus 'da 10 kilo iken ABD 'da 450 gr.Bu istatistik gerçekten düşündürüyor beni. Böylesine ağacın ve üretimin bol olduğu bir ülkede tüketimin az olmasının sebepleri nelerdir? Yararları mı iyi anlatılamadı. Diğer yağlara oranla daha fiyatlı oluşu mu, yoksa yalnızca alışkanlıklar mı sebep?Üstelik çok zengin mutfağımızın "zeytinyağlı yemekler " bölümünden iftiharla söz ederiz.Türkiye 'de bir çok evde zeytinyağı yalnızca salatada kullanılacak bir malzemedir.Az miktarda süs amaçlı bulundurulur ve gerektiğinde kullanılır. Tüm yemeklerin zeytinyağı ile pişirilirip , çok daha lezzetli olacağına inanılmaz. Tüketimin az olmasının bana göre temel sebebi damak tadı ve nesilden nesile gelen alışkanlıklar.
Bir türkü vardı , şimdi aklıma geldi, "zeytinyağlı yiyemem aman , basmada fistan giyemem aman, senin gibi cahile ben efendim diyemem aman..."Demek bu türkünün söylendiği dönemde basma ile zeytinyağı aynı kefeye konuyor, bir nevi sıkıntılı dönemlerin yiyeceği olarak görülüyordu. Türkiye'de şu an zeytinyağı tüketimi yoğun olarak zeytin ağaçlarının bulunduğu Marmara, Ege, Akdeniz ile GüneyDoğu Anadolu bölgelerinde var. Bu mucizevi besinin tüketiminin artması için sağlık sorunlarının kapıya dayanması beklenmemeli.

Bazı Notlar
  • Zeytinyağı anne sütü alamayan bebeklere bileşiminin benzerliği nedeniyle önerilmektedir.
  • Kızlar her sabah kahvaltıda zeytinyağını ekmek batırıp yemeğe alıştı. :) Ne zaman düşseler , başlarını çarpsalar, hemen zeytinyağına başvuruyorum.Morluk geçiyor. :)
  • Yağlı bir cilde sahip değilseniz ve kırışıklıklar sizi endişelendirmeye başladıysa (zeytinyağı +limon suyu+bal ) karışımını tatbik edin. Yağlı cilt belli bir yaştan sonra nimet.Benimki gibi yağlı olup sonradan kuruyan ciltlere için birebir.
  • En iyi sofralık zeytin Gemlik ve Ayvalık bölgesindedir. Zeytinyağlık zeytin Altınoluk'da yetişir. Dalında tatlanan cinsi İzmir - Karaburun 'da bulunur. Zeytin etli, çekirdeği küçük , açık kahve - mor renkli olmalıdır.
  • Zeytinyağı yüksek ısı ve gün ışığı almayan yerde saklanmalıdır. Mutfakta dolap içinde saklamak yeterli olur. Küçük miktar tezgah üstünde tutulacaksa koyu renkli şişede veya etrafı sarılı olarak korunmalıdır.
  • Zeytinyağınızı tatlandırmak için çok az ısıttığınız yağı sarımsak üzerine döküp ağzı kapalı şişede bekletin. Dilediğiniz kuru otu ekleyebilirsiniz. Böylece elinizin altında lezzetli bir sos olur.
  • Artun Ünsal 'ın dediği Ölmez Ağaç...Ortalama ömrü 400-500 yıl ama yurdumuzda belki de dünyanın en yaşlı zeytin ağacı bulunuyor.Hatay'ın Dörtyol İlçesi payas Beldesinde Sokullu Mehmet Paşa Külliyesinde 13 asırlık zeytin ağacı (1300 yaşında) 4 metre kare kalınlığında gövdesiyle yılda 300 kilo ürün verebiliyor. Yolu düşenler görmeden geçmesin!
  • Benim gibi zeytin ağacı dikmeyi , ürün almayı düşünenler varsa, fidan dikimi Aralık ayından Mart ayına kadar devam ediyor. Sıcaklığın -8 den aşağı düşmediği derecede, çok dayanıklı olduğundan çakıllı , fakir topraklarda yetiştirilebilir. Yapraklarını yaz kış dökmez.
  • Tavsiye Kitap: Sabahat Akçay Tuna, " Zeytin Ağacı, Zeytin, Zeytinyağı ". Bütünüyle kitabı beğendim. Özellikle Zeytin Yapma Usulleri başlığı altında verilen tarifler çok güvenilir. İçten ve yalın bir anlatımı var.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...