Her Daim Özlenen Lezzet: Simit

Author: LUGAS // Category:

Aceleden öldüm doğrusu. Normalde iki post arasını epey açmaya alışmıştım ama cumartesiden beri zor sabredip, şimdi Pc başına dar attım kendimi. "Bu tarifi yayınlamam gerek", "benim gibi simit hasretliği çekenlere yetiştirmem gerek" diyerek başladım yazımı yazmaya, üstelik daha fotoğrafları bile hazırlamadan. Özellikle gurbette olanlar daha çok anlayacaklardır beni; simit özlemi buralarda bir başka oluyor. Türkiye'deyken, acil bir misafirim gelecek olsa, ya da uzun soluklu bir alışveriş sonrası eve dönünce ne pişireceğim derdi olduğu zaman imdadıma yetişirdi kendileri. Hemen tomurcuk çayı ilaveli mis gibi bir çay demler, yanına evde ne çeşit peynir zeytin varsa çıkarır, fırında da azıcık ısıtıp çıtır çıtır yer, doyururduk kendimizi.

Geçen yıl buraya ilk yerleştiğimde de simit sevdasına düşmüştüm ama malesef kendi beceriksizliğimden olsa gerek Ev Cini'nin simidini taş gibi birşey yapmıştım. Bir tarifi denemeden önce mutlaka yorumları da okurum, deneyen var mı, varsa sorun yaşamış mı ya da ne yapmış da tam tutturmuş diye. Pek çok kişi memnun kaldığı için de bu tarifi yapmaya karar vermiştim. Ev Cini oranların düzgün uygulanması gerektiğine dikkat çekmişti ama sanırım göz kararı yapma merakım sayesinde bir şeyleri yanlış yapmıştım, sonra da hevesim kaçıp işin ucunu bırakmıştım.

Geçtiğimiz hafta yine aklıma simit düşünce nette sıkı bir araştırmaya girişip, aklıma yatan bir tarife ulaştım. Bir hafta buzdolabımın üzerindeki tarifin çıktısına bakıp önce birbirimize alışmamız için fırsat verdim, sonra da en karanlık en can sıkıcı bir öğleden sonrayı seçip giriştim uygulamaya. Maksadım, beceremezsem yine havaya suya bahane atmaktı, olursa da karanlık günüm şenlenecekti; bir taşla iki kuş vuracaktım.

Hala aklıma geldikçe gülümsememe engel olamıyorum, çok mutluyum, sonunda gerçek sokak simidinin "tıpkısının aynısı"na ulaştım. Tarif için Efsun'a çok teşekkür ediyorum, sayesinde özlemim dindi, eşimin de bolca tebriğini aldım.

Hemen tarifi buraya da ekliyorum.

Malzemeler:
1 su bardağı ılık süt(240 ml)
1/2 su bardağı ılık su(120 ml)
1 yemek kaşığı toz seker
1 yemek kaşığı kaşığı instant maya
2 yemek kaşığı sıvı yağ
1 yumurta
1,5 tatlı kaşığı tuz
4 yada 4,5 su bardağı un (1000 ml kadar)
2 yemek kasığı pekmez ile 1 cay bardagi suyu karıştırın-simidi batırmak için
1,5 su bardağı kadar susam

4 su bardağı kadar unu bir kaba koyalım, içine diğer tüm malzemeyi koyup iyice yoğuralım. Hamurumuz ele yapışmayacak kıvamda olmalı. Gerekirse azar azar un ilave ederek hamurunuzu toparlayabilirsiniz. Hazırladığımız hamuru 1 saat kadar üstü bir bezle örtülü olarak ılık bir yerde kabarmaya bırakalım. Bu sırada susamlarımızı hazırlayalım.

Araştırmalarıma göre simitlik susamlar farklı oluyor, yani önceden kavrulmuş olarak satılıyor. Bizlerin kullandığı beyaz susam ise fırında kızarmıyor. Bu nedenle simitlerin üzerindeki o hafif gevrek koku eksik kalıyor. Önceki denememde de içime sinmeyen susam konusunu bu sefer çözdüm. Hamurumuz kabarırken, bir teflon tavaya susamlarımızı dökelim ve hafif açık ateşte sürekli karıştırarak susamlarımızı kavuralım. Susamların büyük çoğunluğu renk değiştirir değiştirmez ateşten alalım.

Kabarmış hamurumuzu tekrar yoğuralım, eşit 5 ya da 6 parçaya ayıralım. Her bir parçayı upuzun bir silindir yapalım, ortasından ikiye katlayıp resimdeki gibi bükelim. İki ucu birbirine yapıştıralım. Benim hamurum lastik gibi eski şeklini aldığı için, diğer simitleri hazırlarken öncekileri birer borcam kase etrafında şekil almaya bıraktım.

Tüm simitler hazır olduğunda simitleri önce çabuk hareketlerle pekmezli suya önlü arkalı batıralım, sonra da yine önlü arkalı olmak üzere susama bulayıp tepsimize dizelim. Önceden ısıttığımız 180 derecedeki fırında, iyice kızarana dek 30-35 dakika kadar pişirelim.








Afiyet Olsun!

0 Responses to "Her Daim Özlenen Lezzet: Simit"

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...