Şanssızlıklar dizisi
Hayatımda ilk defa dışarda yediğim bir yemekten böcüük çıktı :((- tırtıl da diyebiliriz- O da doğum günüme denk geldi:(((
Hayatımda ilk defa dışarda yediğim bir yemekten böcüük çıktı :((- tırtıl da diyebiliriz- O da doğum günüme denk geldi:(((
Kaç gündür canım patlıcan kebabı çekiyordu. Güzel bir yerde yapıldı mı süper lezzetli olur. Biz de bizim semtin sayılı restoranlarından birine gidelim de hakkını veren bir kebapçıdan yiyelim dedik. Hakikaten parmakla gösterilecek yerlerdendir Başvekil. Adını yazayım mı yazmayayım mı diye bir an tereddüt ettim ama yazmamın daha doğru olacağına karar verdim. Yılların restoranı, köklü bir müşteri potansiyeli var. Biz de onlardan biriydik. Dün geceye kadar …
Gittik, bir güzel kurulduk masaya. Menüyü çok incelemeden hemen siparişlerimizi verdik. Hali hazırda belli siparişimiz. Günlerdir patlıcan kebabı rüyaları görüyorum çünkü :PPPP
Yirmi dakika sonra siparişler geldi. Gayet hoş sunumda hazırlanmış tabaklara gömülüp ilk adımda patlıcanların kabuklarını soyduk. Bir iki çatal köftesinden yedik. Sonra ne göreyim. Önce inanamadım, sonra konduramadım. Hayır yanılıyorum herhalde deyip iyice tabağa zuuumm yaptım. Ama yanılmadığımı anladım. Yeşilliklerin kenarında çok pişmiş bir yavru tırtıl kebap olmuş, boylu boyunca yatıyor. O hoş tablo tamamen kayboldu. Tabi benim o neşeli yüzüm anında değişti. Çatal elimden ister istemez ayrıldı. Eşim de tabi hemen anladı. Tabaklar aynen iade oldu ve hesabı istedik. Garsonlar binbir kere özür dilediler, hesabı almadılar. Ama nafile.. Olan olmuştu bir kere. İşletmenin sahibi geldi, bir sürü açıklamalar yaptı. Yok efendim, “bunlar yeşilliği çok seviyorlar, ne kadar ilaçlarsam ilaçlayayım, kurtulamıyorum bunlardan” gibi aptal saptal iki laf etti.
Ey işletme sahibi amca bey!! Mazeret mi bu şimdi ? Elemanların yeşillik yıkamayı bilmiyorlar mı? Kör mü bunlar, koskoca tırtılı domates çekirdeği mi sanıyorlar? Ya da aşçılarını uzakdoğudan mı transfer ettin yemeklerin içine börtü böcek katsın diye nedir?
Gittik, bir güzel kurulduk masaya. Menüyü çok incelemeden hemen siparişlerimizi verdik. Hali hazırda belli siparişimiz. Günlerdir patlıcan kebabı rüyaları görüyorum çünkü :PPPP
Yirmi dakika sonra siparişler geldi. Gayet hoş sunumda hazırlanmış tabaklara gömülüp ilk adımda patlıcanların kabuklarını soyduk. Bir iki çatal köftesinden yedik. Sonra ne göreyim. Önce inanamadım, sonra konduramadım. Hayır yanılıyorum herhalde deyip iyice tabağa zuuumm yaptım. Ama yanılmadığımı anladım. Yeşilliklerin kenarında çok pişmiş bir yavru tırtıl kebap olmuş, boylu boyunca yatıyor. O hoş tablo tamamen kayboldu. Tabi benim o neşeli yüzüm anında değişti. Çatal elimden ister istemez ayrıldı. Eşim de tabi hemen anladı. Tabaklar aynen iade oldu ve hesabı istedik. Garsonlar binbir kere özür dilediler, hesabı almadılar. Ama nafile.. Olan olmuştu bir kere. İşletmenin sahibi geldi, bir sürü açıklamalar yaptı. Yok efendim, “bunlar yeşilliği çok seviyorlar, ne kadar ilaçlarsam ilaçlayayım, kurtulamıyorum bunlardan” gibi aptal saptal iki laf etti.
Ey işletme sahibi amca bey!! Mazeret mi bu şimdi ? Elemanların yeşillik yıkamayı bilmiyorlar mı? Kör mü bunlar, koskoca tırtılı domates çekirdeği mi sanıyorlar? Ya da aşçılarını uzakdoğudan mı transfer ettin yemeklerin içine börtü böcek katsın diye nedir?
O yediğim iki lokma boğazıma dizildi yemin ederim.
Restoran çıkışı ise ikinci bir şok geçirdim. Arabamız çekilmiş. Aslında hata bizde park edilmeyecek yere park etmişiz. O kadar yanlış yere park eden araç arasından bir güzel bizim arabayı seçmişler çekmek için. Hadi buda bizim Pınar’a doğum günü hediyemiz olsun der gibi. Üst üste şaka gibi bir doğum günü gecesi geçirdim.
Seneye Allah kerim artık :)
Neyse ki geçen Cumartesi akşamı iyice bir kurtlarımı döküp eğlenmiştim Galata’da.
Çok fazla moralim bozulmadı o yüzden.Gitarla canlı Türkçe şarkılar dinlemek isteyenlere keyif verecek bir çok mekan var. Biz Neptün Club’ı tercih ettik. Hele eğlence çıkışı o boğazın manzarasına bakarak ve deniz kokusunu içimize çeke çeke bir balık-ekmek yiyişimiz vardı ki sormayın.
Patlıcan kebabı yanında halt etmiş :))
Seneye Allah kerim artık :)
Neyse ki geçen Cumartesi akşamı iyice bir kurtlarımı döküp eğlenmiştim Galata’da.
Çok fazla moralim bozulmadı o yüzden.Gitarla canlı Türkçe şarkılar dinlemek isteyenlere keyif verecek bir çok mekan var. Biz Neptün Club’ı tercih ettik. Hele eğlence çıkışı o boğazın manzarasına bakarak ve deniz kokusunu içimize çeke çeke bir balık-ekmek yiyişimiz vardı ki sormayın.
Patlıcan kebabı yanında halt etmiş :))
Hafif ve pratik çok beğenerek yediğim bir pastadır kendileri.
Tarifi buyrun ;
Malzemeler:
- 2 paket pötibör bisküvi
- 3 paket krem şanti
- 3 çay bardağı süt
- Ayrıca bisküvileri ıslatmak için 1 su bardağı süt
- 2 adet muz
- 1 çay bardağı çekilmiş ceviz
Yapılışı:
- 3 çay bardağı soğuk süte 3 paket toz krem şantiyi döküp mikserle koyulaşana kadar çırpın.
- Dikdörtgen bir tepsiye pişirme kağıdını yayın.
- Üzerine biraz krem şanti sürün.
- Bisküvileri sütle ıslatın.
- Üç sütun halinde aralarında biraz boşluk bırakarak bisküvileri (4 tane) alt alta dizin.
- Üzerine bir kat krem şanti bir kat bisküvi olacak şekilde üç kat dizin.
- En üste sürdüğünüz krem şantiden sonra üç sütunun en ortasındaki bisküvilerin üzerine muzları yerleştirin.
- Sonra yanlardan kavrayıp sütunları üçgen olacak şekilde birleştirin.
- En üste biraz daha krem şanti sürerek pastanın üzerini güzelce sıvayın.
- Pişirme kağıdını kapatıp 2 saat kadar buzdolabında bekletin.
- Sonra pişirme kağıdından ayırıp servis tabağınıza alın.
- Çekilmiş cevizle süsleyin.
- Sonra dilimleyip afiyetle yeyin.
0 Responses to "Muzlu Bisküvili Pasta"
Yorum Gönder