Sahteeee...
Pazar sabahı güzel bir kahvaltı ettikten sonra planladığım gibi kuaförde aldım soluğu.
Biz kadınların asla vazgeçemeyeceği mekanlar bir kuaförler, iki alışveriş merkezleri :p :p
Kuafördeki bütün kadınlar harıl harıl biraz daha bakımlı ve güzel olabilmek adına saatlerini harcarlar burada ve aynalardan birbirlerini ister istemez keserler.Valla beni kestiler sekiz ayna şahit :ppp
Siz de gözlemlediyseniz bilirsiniz, can sıkıntısından iki dergi karıştırdıktan sonra kişi etrafa göz gezdirmeye başlar.
Bir analiz yapmak gerekirse; biz bayanlar ne sadece kendimiz, ne de sadece eşimiz,dostumuz için onca bakıma ve uğraşa giriyoruz. Aslında derdimiz hemcinslerimiz. Bunu bir çok kadın üstüne bile almayabilir ama genel anlamda durum bundan ibaret.
Bu kadar bakıma, zaman harcamaya hemcinslerimizle girilen gizli bir yarış sebep oluyor bence. Kalabalığa karışıldığında, ortamlara girildiğinde hep diğer bayanların yanında “en” olmaya çalışmak mıdır dert bilemiyorum. Ama şu bir gerçek ki hiçbir kadın “ben beğenilmekten, özenilmekten, takdir görmekten hiç hazzetmiyorum” demez. Bu bizim can suyumuz gibi bir şey. Ben bunu çok doğal buluyorum. Her şeyde olduğu gibi bunda da işin aşırıya kaçmasından yana değilim sadece. Bu bir yarış olmamalı ve kıskançlık boyutuna gelmemeli.
Ben bir dostumun ya da yeni tanıdığım birinin saçının rengini beğenmişsem veya üzerine aldığı bir kıyafet hoşuma gitmişse bunu açık yüreklilikle dile getirmeyi tercih edenlerdenim. Bundan hiç bir rahatsızlık duymam. Bu tip konularda stratejik davranamam çünkü. İçimden nasıl geliyorsa öyle .
Amma velakin bazı hatunlar bunu başaramıyorlar ne yazıkki. Gözler kalbin ve ruhun aynasıdır sözü bu konuda her şeyi apaçık ortaya döküyor. Dili başka, suratı başka söylüyor. Kuaförde böyle bir olaya şahit oldum. İki bayan arkadaş kuaförde karşılaştılar. Sarmaş dolaş olmalarından tabiri caizse "kanka" oldukları aşikardı.Beden dilleri birbirlerini sevdiğini söylesede mimikleri ve gözleri tam tersini söylüyordu. Biri diğerinin saçını, diğeri çantasını öve öve bitiremedi.Ama kesinlikle haddinden fazla abartarak. Sanki biri dünyanın en güzel, en kaliteli çantasını almış, diğerinin saç rengi de dünyada başka kimsede yok :s :D
Bi de böyle hatunların mıç mıç, hadi sevgi pıtırcığı olalım halleri vardır.Sanki bir erkekmişim gibi konuşuyorum ama bazıları çok abartmıyor mu bu sevgi durumlarını? Sanırsın biri diğerini doğurmuş.Şapır şupurlar sürekli. Ama nasıl.
Samimiyetin suyunu çıkardılar gözlerimin önünde. Üstelik bana hiçte samimi gelmediler.
Kimse kimseyi eşit derecede sevmek zorunda değil elbette. Zaten bu mümkünde değil. Ama çok sevmediğin halde çok severmiş gibi yapmak. Hiç bana göre değil.Çok irrite duruyor.
Bu görüntülerden kaçmak istedim ama kafamda boyayla zor olacağı için maalesef dakikalarca bu sahte tabloyu seyrettim bir Pazar günü.
Neyseki sonuçta saçımı beğendim de günü kurtarmış oldum :)
Sonra da bu turtayı yaptım :)
Pazar sabahı güzel bir kahvaltı ettikten sonra planladığım gibi kuaförde aldım soluğu.
Biz kadınların asla vazgeçemeyeceği mekanlar bir kuaförler, iki alışveriş merkezleri :p :p
Kuafördeki bütün kadınlar harıl harıl biraz daha bakımlı ve güzel olabilmek adına saatlerini harcarlar burada ve aynalardan birbirlerini ister istemez keserler.Valla beni kestiler sekiz ayna şahit :ppp
Siz de gözlemlediyseniz bilirsiniz, can sıkıntısından iki dergi karıştırdıktan sonra kişi etrafa göz gezdirmeye başlar.
Bir analiz yapmak gerekirse; biz bayanlar ne sadece kendimiz, ne de sadece eşimiz,dostumuz için onca bakıma ve uğraşa giriyoruz. Aslında derdimiz hemcinslerimiz. Bunu bir çok kadın üstüne bile almayabilir ama genel anlamda durum bundan ibaret.
Bu kadar bakıma, zaman harcamaya hemcinslerimizle girilen gizli bir yarış sebep oluyor bence. Kalabalığa karışıldığında, ortamlara girildiğinde hep diğer bayanların yanında “en” olmaya çalışmak mıdır dert bilemiyorum. Ama şu bir gerçek ki hiçbir kadın “ben beğenilmekten, özenilmekten, takdir görmekten hiç hazzetmiyorum” demez. Bu bizim can suyumuz gibi bir şey. Ben bunu çok doğal buluyorum. Her şeyde olduğu gibi bunda da işin aşırıya kaçmasından yana değilim sadece. Bu bir yarış olmamalı ve kıskançlık boyutuna gelmemeli.
Ben bir dostumun ya da yeni tanıdığım birinin saçının rengini beğenmişsem veya üzerine aldığı bir kıyafet hoşuma gitmişse bunu açık yüreklilikle dile getirmeyi tercih edenlerdenim. Bundan hiç bir rahatsızlık duymam. Bu tip konularda stratejik davranamam çünkü. İçimden nasıl geliyorsa öyle .
Amma velakin bazı hatunlar bunu başaramıyorlar ne yazıkki. Gözler kalbin ve ruhun aynasıdır sözü bu konuda her şeyi apaçık ortaya döküyor. Dili başka, suratı başka söylüyor. Kuaförde böyle bir olaya şahit oldum. İki bayan arkadaş kuaförde karşılaştılar. Sarmaş dolaş olmalarından tabiri caizse "kanka" oldukları aşikardı.Beden dilleri birbirlerini sevdiğini söylesede mimikleri ve gözleri tam tersini söylüyordu. Biri diğerinin saçını, diğeri çantasını öve öve bitiremedi.Ama kesinlikle haddinden fazla abartarak. Sanki biri dünyanın en güzel, en kaliteli çantasını almış, diğerinin saç rengi de dünyada başka kimsede yok :s :D
Bi de böyle hatunların mıç mıç, hadi sevgi pıtırcığı olalım halleri vardır.Sanki bir erkekmişim gibi konuşuyorum ama bazıları çok abartmıyor mu bu sevgi durumlarını? Sanırsın biri diğerini doğurmuş.Şapır şupurlar sürekli. Ama nasıl.
Samimiyetin suyunu çıkardılar gözlerimin önünde. Üstelik bana hiçte samimi gelmediler.
Kimse kimseyi eşit derecede sevmek zorunda değil elbette. Zaten bu mümkünde değil. Ama çok sevmediğin halde çok severmiş gibi yapmak. Hiç bana göre değil.Çok irrite duruyor.
Bu görüntülerden kaçmak istedim ama kafamda boyayla zor olacağı için maalesef dakikalarca bu sahte tabloyu seyrettim bir Pazar günü.
Neyseki sonuçta saçımı beğendim de günü kurtarmış oldum :)
Sonra da bu turtayı yaptım :)
Malzemeler:
Hamuru için:
- 3 su bardağı un
- 2 su bardağı pudra şekeri
- 2 tatlı kaşığı tarçın
- 1 paket tereyağı
İçi için:
- 3 adet elma
- 1 tatlı kaşığı tarçın
- 2 tatlı kaşığı pudra şekeri
- 1 su bardağı çekilmiş fındık
Yapılışı:
- Un, pudra şekeri ve tarçını derince bir kaba eleyin.
- 1 paket tereyağıyla hepsini ekmek kırıntısı kıvamına gelecek şekilde yoğurun.
- 3 yemek kaşığı soğuk suyu (su buz gibi olsun) azar azar hamura katıp yoğurmaya devam edin. Sert bir hamur elde edin.
- Hamuru 1 saat kadar buzdolabında bekletin.
- İçi için elmaları rendeleyin.Fındıkları,pudra şekerini ve tarçınıda ilave edip hepsini karıştırın.
- Buzdolabından çıkardığınız hamurun üçte ikisini turta kabınıza sığacak şekilde oklavayla açıp yerleştirin.Yaydığınız hamuru bir kaç yerinden çatalla delin kabarma yapmasın.
- Üstüne elmalı fındıklı harcı yayın.
- Kalan hamuruda oklavayla açıp birer parmak kalınlığında şeritler keserek kafes şeklinde harcın üzerini kapatın.
- Önceden 200 derecede ısıttığınız fırınınızda 20 dakika kadar pişirin.
- Fırından çıkıp biraz soğuyunca üzerine pudra şekeri serpip servis edin.
0 Responses to "Elmalı Fındıklı Turta"
Yorum Gönder