Bitkilerin Faydaları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bitkilerin Faydaları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

BİBERİYELİ PATATES VE KÖFTE

Author: LUGAS // Category: , ,

Biberiyeli patatesi çok severiz.İlk biberiye ile tanışmamız eşimin kardeşi sayesinde oldu 4- 5 sene önce.Bu bitkinin çok faydalı olduğunu ve fırında patatesin süper olduğunu söylemişti.Biz de denedik gerçektende harika oluyor.Herkese tavsiye ederim.Gelelim tarifimize çok kolay ve lezzetli bir tarifHep göz kararı yaptığım için sadece neler katıldığını yazacağım.Sizde istediğiniz miktarlarda damak tadınıza göre ayarlaya bilirsiniz.

Malzemelerimiz :

Patates için malzememiz

4-5 adet patates

Zeytinyağı

Tuz

Biberiye

Köftemiz için malzememiz

500 gr kıyma

1 yumurta

Ekmek içi

Maydonoz

Tuz

Karabiber

Soğan

Sarımsak





Yapılışı:Köftemizi tüm malzeme ile bir güzel yoğururuz.Dinlenmeye bırakırız.O sırada patateslerimizi ince ince ve yuvarlak yuvarlak doğrarız.Zeytinyağı tuz ve biberiye ile bir güzel harmanlayıp,tepsimize yerleştiririz.Üzerne köftelerimizi sıralarız.200 derecede patatesler hafif kızarana kadar pişiririz.Afiyet olsun



Bu arada kaynımın tarifinide yazmak istiyorum.Genelde aynı adımlar fakat en büyük fark patateser kabuklarıyla pişiyor.Yani kısaca şöyle taze patatesler bir güzel yıkanır.Kabuklar soyulmadan ince ince doğranır.Zeytinyağı tuz ve biberiye ile karıştırlıp pişirilir.Taze patatesler çıkınca görüntülü olarakta yayınlarım .





Biberiye resimde gördüğünüz gibi yeşil dikenimsi bir bitki.Akdeniz iklimine sahip bölgelerde çok yetişir.Geçenlerde prenses lulunun http://papatyaprenses.blogspot.com/ sitesinde de bahsedilmişti.Yine prenses lulunun yönlendirmesiyle bu yazıya ulaştım.Kendisine buradan çok teşekkürediyorum.Ben biberiyenin faydalı olduğunu bilyordum ama bu kadar faydalı olabileceğini düşünmemiştim.

BİBERİYE MUCİZESİ

1. Esim evliligimizden once baslayan migren agrilarindan sikayetci idi ve cebinde bir suru agri kesici ilaclarla dolasir ve kriz anlarinda da 'basimi kesin de bu agridan kurtulayim' derdi. Hacettepe Tip Fakultesi'nde 1980 baslarinda MR' cekilip migren teshisi konuldu ama olumlu bir sonuc alamadik. 1983 yilinda is yerim Ankara Universitesi' nden Gazi Universitesi' ne gecince burada da MR cekilip migren teshisi konulunca migren tedavisi basladi. Verilen cesitli haplar etkili olmayinca depresyon tedavisine baslayacagiz dediler ve giderek degistilen ilaclar sonucu esim neredeyse 24 saat uyumaya basladi ilaclarin etkisi ile. Bu asamada ben tedavi ve ilaclariKestidim. Bitkisel ilac aramaya basladim ve tanidigim bir zamanlar orman bakanliginda 'tibbi bitkiler arastirma projesi' ndecalismis emekli tanidigim 'biberiye' cayini tavsiye etti. Gunde 5-6 fincan biberiye cayi tedavisine basladik ve 20-25 gun sonra migren, bas agrilari sorunlari bir daha gelmemek uzere sona erdi.

2. Ortopedist kardesime ameliyat olan sanatci Selcuk UralKardesime migreni oldugunu soyluyor ve kardesim biberiye cayini tavsiye ediyor.Selcuk Ural birkac yil once ATV televizyonundaki bir programda Migreninin ortopedist doktorunun botanikci agabeyinin tavsiyesiile gectigini soyluyor ve tesekkur ediyor.

3. Kayinbiraderimin esi Elmadag'da kizakla kayarken dusup kizakFreni demirinin ayak bilegi ile diz arasi orta bolgede V harfi seklinde Ve buyukce bir bolgede etini kemige kadar kaldirdi. Buraya dikis atildi Ancak kalkan kismin buyuklugunden 1 ay V harfiic kismindaki deri canlanmadi ve doktorlar 'bu bolgeye deri nakli yapmamiz gerekir' Dediler. Kayinbiraderimin buldugu estetik ameliyati yapacak doktor 'Amerikadan yeni bir ilac geldi once birkac gun bunu surup deneyelim, sonuc alamazsak ameliyati yapariz' dedi. Surulen yag deriyi 3-4 gun sonra canladirmaya basladi. Bu yagin uzerine baktigimda *Rosmarinus *kelimesini gorunce biberiye bitkisine olan ilgim cok daha artti. Kendi kutuphanem ve internetten yaptigim arastirmada biberiye bitkisinin iyi geldigi hastalik ve sorunlar 100'u cok asinca arastimayi kestim bu kadaryeter diye.

4. Biberiye yagini yazlik evimiz goturduk. Agabeyimin torunlari Dusup veya kosarken baslarini veya eller ve ayaklarini bir yerlere carptiginda evde baslayan telasa hic gerek olmadigini soyleyip bu yagi suruyordum ve sismesi, morarmasi veya agrimasigereken bolgelerde bunlarin hic biri gerceklesmiyodu.

5. Esimin isyerinde arkadasinin babasinin ayaklarinda diz altibolgesinin dolasim bozuklugu nedeniyle ayaklari soguk idi. Biberiye cayi ile bu sorunlari cozuldu.
6. Cok yasli komsumuzun 2 yildir geceleri uyuyamama sorunu vardi. Damadi Ankara'da bir devlet hastanesinde beyin cerrahi docent de cozum bulamamisti uyku sorununa. Biberiye cayi icmeye basladiktan sonra gece de gunduz de uyumaya basladi.

7. Yine ayni cok yasli komsumuz gut hastaligindan da muzdarip idi Ve kaninda urik asit yuksek cikiyordu. Biberiye cayi ile bu sorunu da cozuldu.

8. Kayinpederim boyun kireclenmesinin sonucunda boynu tamamen Hareketsiz duruma gecti. Doktorlar ameliyat yapamayiz boyle idare et dediler. Biberiye yagi ile yaptigi masajlar sonucu 1 hafta sonra boynunu hareket ettirmeye basladi.

9. Kizim kosarken carptigi eli mosmor oldu. Biberiyeyagini surduk,2 saat sonra morluk gecmeye basladi. Akraba doktora soruyorum oyle morluk normal ne kadar zamanda gecer diye ve 2 gunde gecer diyor.

10. Biberiye yagi ecza dolabimizda artik yerini almisti. Bir yerin mi agriyor (ornegin bas agrisi) sur biberiyeyi en azindan gecici olarak Agri gecsin. Bir yerin kesildi mi, cizildi mi sur biberiye yaginicok suratli olarak iyilessin.Umarim arkadaslar icin bu bilgiler yararli olur.

Prof. Dr. Turhan USLU

AVAKADO SALATALARI

Author: LUGAS // Category: ,
Avakado ile yapılmış salata yemediyseniz mutlaka deneyin derim.Müthiş bir tat.Tabii avakadoyu lezzetli hale getiren zeytinyağı,limon suyu ve bana göre en önemlisi olan karabiberi unutmamak gerekli.Aslında önceden bilmezdim ben .Evlendikten sonra annem tanıştırdı beni avokado ile.İyiki de tanıştırmış.Teşekkürler anneciğim.
Avakado salatası yapmak için aslında özel bir tarife ihtiyaç yok istediğiniz malzemeyle yapabilirsiniz.Sadece avakadoya çok yakışan üçlüyü unutmayarak .


Bu salatam hem göze hem damağa hitap ediyor.Domatesle avakadoyu güzelce doğrayarak ikisini bir güzel karıştırırız.Üzerine kırmızı lahanayı tuzla yumaşatıp ilave ederiz.Közlenmiş kırmızı biber ve kornişon turşu le süsleriz.Süslemeye geçmeden önce limon suyu,tuz, karabiber ve zeytinyağını ilave ederiz.


Bu salatamız daha sade diğerine göre.Sadece domates ve avakado yaptım.Böyle de çok güzel oluyor.


Bu salatamız ise en sadesi :)
Sadece avakado ile yaptım.Böyle de yenir mi demeyin.Bir deneyin.Afiyet olsunn.


Avokado ile ilgili bir yazıyı da buraya aktarmak istiyorum.Belki ilginizi çeker.Sevgilerle

Anavatanı ve Özellikleri...
Avakadonun anavatanı Meksika, Guetemala ve Güney Amerika'nın kuzey sahillerinde yetişir.Günümüzde ülkemizin güney sahillerinde de yetiştirilmektedir. Avokado kabuğu yeşil, yenenkısımları beyaz, iri çekirdekli bir meyvedir. Avokado toplandıktan sonra tam olarak olgunlaşır. Hemen tüketmek üzere satın alıyorsanız, yumuşak olanı tercih edin, aynı zamanda derisinin parlak ve kaygan olmasına, salladığınızda çekirdeğin sesinin gelmesine dikkat edin. Birkaç gün sonra tüketecekseniz, sert olanı tercih ediniz.
Faydaları...
Kabıza karşı etkilidir. Bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği bulunmaktadır. İçerdiği doymamış yağ asitleri kanda kolesterolün yükselmesini önlemesinden dolayı kalp ve damar hastalıkları için en iyi doğal ilaçtır. Avakado, vücutta toksik maddeleri etkisiz hale getirerek,yaşlılığa yol açan zararlı maddeleri yok etmesinden dolayı yaşlanma sürecini yavaşlatarakhastalıkları önlemede önemli rol oynar. İçeriğinde bulunan protein, mineral ve vitaminlerküçük çocukların ve hamile bayanların dengeli ve sağlıklı beslenmelerinde çok gerekli olanmaddelerdir. Avakado, vücudun karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasında düzenleyiciolarak görev yapar. Deriyi kurumaktan korur ve özellikle, duyarlı, kuru, yıpranmış ve yaşlanmış derileri iyileştirir ve güçlendirir. Bol miktarda içerdiği A vitamini, hücrelerin yenilenmesini destekler ve üst deride kepeklenmeyi nasırlaşmayı önler.
Farklı Şekillerde Tüketebilirsiniz...
1. Meyve uzunlamasına ortadan kesilir. Ortadaki iri çekirdek çıkarılır. Meyve ince ince cips gibi doğranır veya ezilir. Tuz, kırmızı veya karabiber ekilir. Limon sıkılır karıştırılır. Arzuyagöre biraz taze yada kuru soğan kıyılarak ilave edilir, maydonoz ve domates ilave edilebilir.Salata gibi yenir.
2.Soyulmuş ve ezilmiş avokado sarımsaklı yoğurt ile karıştırılır. Limon ilave edilmez, buşekilde de yenilebilir.
3. Omlet yapılır. Peynir yerine avokado konur.
4. Mantar sote gibi sote yapılabilir.
5. Ezilmiş avakado bal ve ezilmiş cevizle karıştırılır. Bu takdirde tuz, limon, biber ilaveedilmez.
Tavsiyeler...
1. Avakadoyu soyduktan sonra kararmaması için limonlu suda bekletebilirsiniz.
2. Salata için, avokadoyu dilimlemek yerine bir kaşıkla oval parçalar çıkardıktan sonraüzerlerine limon sıkarak servis yapabilirsiniz.
3. Çabuk sos hazırlamak için, soyulmuş avakadoyu püre haline getirip içine bir çorba kaşığırendelenmiş soğan, bir adet limonun suyu, tuz ve karabiber ekledikten sonra karıştırın.Havuç, salatalık ve kerevizle servis yapabilirsiniz.
4. Avakado ile tavuk çok uyumludur. Taze bir pidenin veya sandviçin içine haşlanmış tavuk,ince dilimlenmiş avokado, salata yaprakları, domates dilimleri , taze soğan koyulup arasınamayonez ilave edilerek afiyetle yenir.
5. Gazete kağıdına sarılan avakadolar birkaç gün içinde yenecek olgunluğa ulaşırlar.
6. Avakadoyu oda ısısında bekletmek gerekir. Buzdolabına koymanız, soğuktan hiç hoşlanmayan bu meyvelere iyi gelmez. Meyve olmasına rağmen, daha çok sebze gibi kullanılır. Limon suyu ile iyi uyum sağlar. Baharatla pişirilen yemeklerle, acılı soslarla kullanılabilir. Giriş yemekleri ve salatalarda da bolca kullanılan avokado, nötr tadıyla çok farklı yerlerde karşımıza çıkar. Bir omletin içine, çorbalara, peynirli makarna soslarına katılabildiği gibi, tatlı olarak hazırlanan, çilekli puding de kullanılabilir.

Isırgan Otu ve Faydaları

Author: LUGAS // Category:

Isırgan Otu; kökünden başlamak üzere, kökü, yaprakları, tohumları bile şifalı olan bir bitkidir. Eski çağlarda da büyük bir saygınlığa sahipti. Albrecht Dürer (1471 - 1528) bir tablosunda, elinde ısırganotu olan bir meleğin Tanrı katına uçusunu canlandırmıstı. İsviçreli botanik bilimci Künzle, bir yazısında, yakıcı özelliği sayesinde (Tüylerde bulunan histamin ve asetilkolin) korunmamış olsaydı, bitkinin kökünün çoktan kurumuş olacağını belirtmişti. Eğer kendini koruyamamış olsaydı, haşarat ve hayvanlar onu çoktan yok etmişlerdi.
Büyük ısırgan otu (Urtica diocia L.), çok yıllık ve otsu bir bitkidir, boyu bazen 1 m'yi geçer, yapraklar koyu yesil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür. Küçük ısırgan otu (Urtica Urens L.), bir yıllık ve otsu bir bitkidir. Boyu 60 cm kadar olabilir. Yapraklar açık yeşil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür. Duvar kenarları ve harabeliklerde bol olarak görünür.Her iki türün de yaprakları 2-4 cm uzunlukta, oval veya kalp biçimindedir. Taze iken deri ile temas edince deride kızartı ve yanma yapar. Dızlağan ve dikenli ısırgan isimleriyle de bilinir. Türkiye' de her iki tür de yetişir.


Egzema ve egzemaya eşlik eden baş ağrıları ısırgan otu çayı ile iyileştirileilirler. Isırgan otu, böbrek ve mesane taşı oluşumuna karşı da kullanılabilir. Böbrek hastalıkları ve zorlu baş ağrıları genellikle bir arada görülürler. Egzemalar genellikle dahili bir nedene dayandıklarından, onları içerden, kan temizleyici bitkilerle iyleştirmek gerekebilir. Isırganotu, en başta gelen kan temizleyici ve aynı zamanda kan yaptırıcı bir bitkidir. Böylece, pankreas üzerinde de çok olumlu etkileri olduğu için, ısırganotu çayı ile kandaki şeker düzeyi düşürülebilir. İdrar yolları hastalıkları ve iltihapları, da bitki çayı ile iyileştirilebilirler. Aynı zamanda da dışkılama kolaylıkları sağladığından, bir ilkbahar kürü için özellikle önerilir.

İlkbaharda ve sonbaharda filizlendiğinde, onunla 4 haftalık bir çay kürü yapmak önemlidir. Sabahları aç karnına, kahvaltıdan yarım saat önce bir bardak ve gün boyunca 1-2 bardak çayı yudumlanarak içilebilir. Bu tür çay kürlerinden sonra kişi kendini anlatılamayacak kadar iyi hissedebilir. Ayrıca bu çayın lezzeti hiç de kötü değildir. Ama duyarlı kişiler, ona biraz papatya veya nane ekleyerek, lezzetini ve kokusunu değiştirebilirler.

Isırganotu, karaciğer ve safra kesesi hastalıklarında, dalak hastalıklarında, solunum sistemi balgamlanmasında, mide kramplarında ve ülserlerinde, bağırsak ülserlerinde ve akciğer hastalıklarında öncelikle önerilir.

Değerli etken maddeleri (Potasyum tuzları, organik asitler-formik asit, histamin, asetilkolin ve Vitamin C) alabilmek için, çay hazırlanırken, yapraklar yalnızca haşlanır (kaynatılmaz). Isırganotu, koruyucu olarak da günde bir bardak içilebilir.

Mikroplu hastalıklarda ve mikrop salgılanan hallerde de bitki çok iyi bir yardımcıdır. Belirli bir yaştan sonra bedendeki demir miktarı azalmaya başlar. Bu nedenle, yorgunluk ve bitkinlik halleri görülür, kişi yaşlandığını düşünmeye başlar ve verimliliği giderek azalır. Işte bu durumlarda, demir içerikli taze ısırgan otu ile çok olumlu sonuçlar alınabilir. Bir ısırgan otu küründen sonra, kişi kendini çok kısa bir süre içerisinde eskiye oranla çok daha rahat hisseder, enerji ve çalısma gücü geri gelir, dış görünüm olarak da belirgin bir düzelme başlar.

Safrakesesi rahatsızlığı ve kansızlık durumlarında da bitki çayı fayda sağlayacaktır.

Ödemlerde, ısırganotu bedendeki fazla sıvıyı emerek büyük yararlar sağlar.

Kan yaptırıcı özelliği sayesinde, kansızlık solgunluklarında, alyuvarlar eksikliğinde, anemi de yardımcı olur.

Herhangi bir alerji rahatsızlığı çekenler (bahar nezlesi dahil) uzun bir süre ısırganotu çayı içebilirler.

Bitki, soğuk algınlığına yatkınlığı önler, romatizma ve gut hastalıklarında yardımcı olur.

Taze ısırganotu yaprak ve kökünün kaynama suyuyla baş yıkanabilir ve saçlar canlanarak, sık bir biçimde büyümeye başlarlar. Her tür saça özellikle iyi gelen ısırganotu tentürünü herkes kullanabilir. Kafa derisi kepeksiz, saçlar sık, yumuşacık ve parlak!

Damar tıkanıklıklarında da (baldırlarda), ısırganotu çok büyük yardımlar sağlar. Bu hastalığı çeken bazı kişiler, ağer zaman geçirmeden, ısırganotu kökü ayak banyoları yapacak olurlarsa, olası bir bacak empütasyonundan kurtulabilirler.

Her tür kramp, nerden gelirse gelsin, kan dolaşımı bozukluğunun habercisi olabilir. Böyle durumlarda, bitkinin kaynama suyula masaj veya banyo yapmak fayda sağlayacaktır. Bu durum, koroner damarlarının daralması gibi özel durumlarda da geçerlidir. Belden yukarısı banyo küvetine doğru eğilir ve kaynatılmış bitkinin ılık suyuyla kalp bölgesine hafifçe masaj yapılır.

Siyatik, lumbago ve kollarda, bacaklarda oluşan sinir iltihaplanmalarında, ağrılı bölgelere, yapraklı taze ısırganotu dalı hafifçe sürülür. Örneğin siyatikte, ayak ekleminden başlamak üzere, dıştan kalçaya kadar ve oradan da bacağın iç tarafından topuğa kadar yavaşca sürülür. Bu iki kere daha yenilenir ve son olarak, kalçadan başlayarak aşağı doğru inilir. Gerektiğinde daha başka bölgelere de aynı biçimde uygulanır. Isırganotunun sebep olduğu kaşıntıyı önlemek için, işlem sonunda o bölgeler pudralanır.





Kullanılan bitki ne kadar taze olursa, şifalı gücü de o kadar fazladır. Kış için bir miktar stok yapmayı da unutmayın ve kurutacağınız bu ısırganları mayıs ve haziran ayının güneşli günlerinde toplamaya dikkat edin. Kendi sağlığınız için bir şeyler yapabildiğinize sevinin! Ama ama en önemlisi sadece ihtiyacınız kadar bitki toplayın. Eğer sadece yaprak ve saplara ihtiyacınız varsa kesinlikle bitkiyi köküyle beraber sökmeyin. Bir bölgedeki tüm bitkileri tamamen koparmayın. Gelecek yıllarda da bitkinin neslini sürdürmesine izin verin!

Kullanım Biçimleri:

Çay Hazırlamak:





Yaprak Çayı: Bir tatlı kaşığı ince kıyılmış ısırganotu, orta boy bir su bardagı dolusu kaynar suyla haşlanır , 5-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-4 bardak yeni demlenmiş çay aç karnına veya öğün aralarında tatlandırılmadan içilir. Kokusunu veya tadını rahatsız edici bulanlar çaylarına biraz nane ilave edebilirler.

Kök Çayı: Bir tatlı kaşığı ince kıyılmış kök, bir su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine getirilir, 4-5 dakika kaynadıktan sonra, ateşten indirilip 5-10 dakika demlendirilir ve süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan içilir.

Tohum Çayı: Havanda hafifçe ezilmiş bir tatlı kaşığı tohum, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak su ile haşlanır, üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay, yemeklerden yarım saat önce soğutulmadan içilir.

Isırganotu Tentürü: Ilkbaharda veya sonbaharda sökülen kökler bol suda iyice yıkanır, elden geldigince ince kıyılır ve bir sisenin bogazına kadar doldurulur. Köklerin üstüne çıkacak kadar 35-40 derece etil alkol eklenir, hergün çalkalanarak güneste 14 gün boyunca bekletilir ve süre sonunda bir tülbentten geçirilerek süzülür. Koyu renkli siselerde, serin bir yerde yıllarca saklanabilir.

El ve Ayak Banyoları: Iki avuç dolusu yıkanmıs kök, sap ve yaprak, 5 litre soguk suya konularak, 10-12 saat bekletilir ve sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır. Banyo sırasında bitkiler suyun içinde kalabilir. Bu banyo suyu, yeniden ısıtılarak, 2-3 kere daha kullanılabilir.

Saç Yıkamak: 4-5 avuç taze veya kurutulmus yaprak, 5 litre suya koyulur, agır ateste kaynama derecesine kadar ısıtılır, 5 dakika demlendikten sonra süzülür. Kök kullanıldıgında ise, 2 avuç dolusu ince kıyılmıs kök, 10-12 saat soguk suda bekletilir, sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır ve demlenmesi için 10 dakika beklendikten sonra süzülür. Bu durumda, saç yıkamak için sodalı sabun gerekir.

Referanslar:

1-"Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Saglık", Maria Treben

2-Türkiye'de Bitkilerle Tedavi, Prof.Dr. Turhan Baytop, I.U Eczacılık Fak.

3-"Bir Yudum Sağlık", N.Eröztürk, Anahtar yayınları, İstanbul,2000 4-"Maria Treben's Heilerfolge","Maria Terben'in Tedavi Başarıları", M.Treben,Çev.:Niyazi Eröztürk

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...